30 Nisan 2012 Pazartesi

TÜSİAD'dan 1 Mayıs mesajı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ne ilişkin bir mesaj yayınladı. Mesajda şu ifadelere yer verildi: “Çalışma yaşamının, iş sağlığı ve güvenliği başta olmak üzere, çok daha iyi standartlara kavuşturulması, devlet, işçi ve işveren kesimlerinin işbirliği yapması gereken en önemli konudur. Emeğe ve çalışan haklarına saygının ve sosyal diyaloğun gelişmesi, demokratik kültürümüzün de gelişmesine katkı sağlayacaktır. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, bu konuların öneminin bir kez daha güçlü şekilde kamuoyu gündemine gelmesine vesile olmaktadır. Ayrıca, 1 Mayıs 1977’de yaşanan menfur olayın halen aydınlığa kavuşturulmamış olması vicdanları sızlatmaya devam etmektedir. Geçen yıl olduğu gibi, tüm faili meçhul cinayetlerin bir an önce aydınlatılması dileğimizi tekrarlıyoruz. TÜSİAD Yönetim Kurulu adına tüm çalışanların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlarım"

Geçen yıl 3.5 milyon Rus turist Türkiye'yi ziyaret etti

Geçen yıl Türkiye'yi, 3,5 milyon Rus turist ziyaret ederken, aralarında çok sayıda Almanya pasaportlu Türk'ün de olduğu 4,8 milyon Almanya vatandaşı ziyaret etti. Kişi başına milli gelirleri 10 bin dolar seviyelerinde olmasına karşın Moskova ve St. Petersburg gibi büyük kentlerde gelir düzeyinin ortalamanın bir hayli üstünde olduğu Rusya'da, yurt dışında tatil yapanların sayısı her geçen yıl artıyor. Tatil için İtalya, İspanya ve Türkiye gibi Akdeniz ülkelerini tercih eden Ruslar, Avrupa turizminde önemli bir hareketlilik sağlıyor. “Erken rezervasyonlar doldu” Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD) Başkanı Turgut Gür, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk turizminin kaliteli tesisleri ve profesyonel hizmetiyle dünya turizminde önemli bir marka olduğunu belirterek, geçen yıl birçok turizm ülkesinin turist sayısında düşüş olmasına karşın Türkiye'ye bir önceki yıla kıyasla yüzde 15'lik artışla 31,5 milyon turistin geldiğini söyledi. Bu yıl Türkiye'nin turizmde 33 milyon turisti misafir ederek 25 milyar dolar gelire ulaşacağını öngördüklerini ifade eden Gür, şunları kaydetti: “Erken rezervasyonların tamamı doldu. Avrupa'daki küresel krize rağmen biz bundan etkilenmiyoruz. Bu durumda krizin etkilemediği ülke ve bölgelerden turist çekebiliyor olmamız etkili. Lübnan, Rusya ve Kazakistan gibi ülkelerden turist gelirlerinde artış var. Özellikle Rusların Türkiye'ye ilgisi her geçen yıl artıyor. Geçen yıl ülkemizi 3,5 milyon Rus ziyaret etti. Bunlar yoğun olarak Kemer ve Belek'i tercih etti.” “Almanya pasaportlu Türkler var” TYD Başkanı Gür, Rusya'da pasaport verilme işlemlerinin kademeli olarak yapıldığını, her yıl belli sayıda kişinin pasaport alabildiğini belirterek, Türkiye'yi her yıl daha fazla Rus'un ziyaret etmesini beklediklerini söyledi. Rusların Türkiye'deki tesisleri hem kaliteli hem de hesaplı olarak gördüklerini aktaran Turgut Gür, “Geçen yıl ülkemizi 4,8 milyon Alman'a karşı, 3,5 milyon Rus ve 2,5 milyon İngiliz ziyaret etti. Ruslar ile Almanlar aradaki fark 1 milyonun üzerinde görünse de aslında daha düşük. Çünkü Almanların arasında çok sayıda Almanya pasaportlu Türk var. Ruslar bu artış hızıyla 2015'te Türk turizminde Almanları geçer diye düşünüyorum” dedi.

Böyle dolandırıcılık görülmedi: Sahte banka kurup soydular!

Bu sabah İstanbul'da yapılan büyük hayali ihracat operasyonunda müthiş bir ayrıntı ortaya çıktı: Sahte banka kurdular...! Verilen sahte teminat mektubu için arayan gümrük görevlisi banka elemanı ile konuştuğunu sanırken suç örgütü üyesi ile konuştu!. Gümrüklerdeki hayali ihracat işlemlerinde ‘sonunda bu da oldu’ dedirtecek bir yöntem geliştirildi: 'Sahte banka kurdular…' Gümrük idaresine verilen sahte teminat mektuplarının ekinde verilen 'teyid notu'nda bankanın adı ve iletişim bilgileri yer aldı, arayan gümrük yetkilisine, banka görevlisi gibi yanıt verildi. 'Elinizdeki teminat mektubu bizim bankanındır' denildi. İstanbul’daki çeşitli gümrük kapılarına yönelik bu sabah bir operasyon yapıldı. Ağırlıklı olarak Halkalı Gümrüğü’ne yönelik gelişen operasyonu İstanbul Mali Şube ekipleri yaptı. İlk gelen bilgilere göre 50 kişi gözaltında. Kamunun zararı ise 50 milyon TL olarak hesaplanıyor. Suç örgütüne yönelik operasyondaki çarpıcı bir ayrıntıyı ise hurriyet.com.tr ortaya çıkardı. Yapılan işlem sahte banka kurma…! Edinilen bilgilere göre işlem şu şekilde yürütüldü: Dahilde İşlem Rejimi kapsamında ithal edilen ürünün bedeli gönderici/_np/7662/16487662.jpg firmaya ödendi. Malın gümrükten çekilmesi için yüksek oranda verginin ödenmesi gerekiyordu. Asıl iş bu süreçte devreye girdi. Suç örgütü üyeleri, katılım bankalardan birinin adını kullanarak sahte teminat mektubu düzenlediler. Sahte teminat mektubu ilgili Gümrük Müdürlüğü’ne verildi. Teminat mektubunun ekinde ise teyid amaçlı not ve iletişim bilgileri yer aldı. Söz konusu notta yer alan iletişim bilgileri suç örgütü üyelerinin kurduğu ofise aitti. Gümrük idaresi teminat mektubunun teyidi için söz konusu numarayı aradığında karşılarına, banka görevlisi gibi hayali ihracatçılar çıktı. Ve suç örgütü üyesi söz konusu teminat mektubunu ‘banka’ olarak kendilerinin verdiğini söyledi. Söz konusu görüşmeden sonra Gümrük'deki mallar sorunsuz bir şekilde çekilerek piyasa sürüldü. 50 MİLYON LİRALIK ZARAR Gümrük İdaresi de teminat mektubu saymanlığa bıraktı. Teyid işleminden sonra da mallar çekildi. Vergi müfettişleri, gümrük müfettişleri, SGK Müfettişleri ve BBDK Müfettişleri'nin de katıldığı çalışmada şebekenin 50 milyon TL teşvik ve KDV iadesi almaya çalıştıkları iddia edildi. Hayali ihracat işlemlerinin büyük bir bölümünün Halkalı Gümrüğü üzerinde yapıldığı belirlendi. 10 ay kadar önce başlatılan teknik ve fiziki takip sonrası bu sabah operasyon düğmesine basıldı. Operasyon kapsamında firma sahipleri, Gümrük Muayene Memurları ve Müşavirlik firması çalışanlarının da olduğu ifade edildi. Hayali ihracat kapsamında ağırlıklı olarak tekstil ürünlerinin kullanıldığı ifade edildi. BİR OPERASYON DA ANKARA'DA İstanbul merkezli bu sabah yapılan hayali ihracat operasyonundan önce bir diğer operasyon ise cuma akşamı Ankara'da yapıldı. Anadolu Ajansı'nın geçtiği habere göre Ankara polisinin, hayali ihracat yaparak devleti zarara uğrattıkları iddia edilen örgüte yönelik 20 ilde düzenlediği operasyonda, 85 kişi gözaltına alındı. Mali Suçlar Büro Amirliği ekipleri, 2 yıla yakın süren istihbarat çalışmaları sonucu, Kırıkkale ve Ankara'da faaliyet gösteren iş adamı Y.H.'nin liderliğinde kurulduğu öne sürülen suç örgütü tarafından sahte fatura, banka dekontu gibi belgelerle herhangi bir mal alım satımı olmamasına rağmen, İran ve Irak'a ihracat yapılmış gibi gösterilerek hayali mal tedarik zinciri oluşturulduğunu tespit etti. Polis, bunun üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı doğrultusunda, Ankara merkezli 20 ilde eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda, örgüt elebaşı Y.H. ve örgütün iki numaralı ismi olduğu öne sürülen S.G. ile S.Ç. ve H.S'nin de aralarında bulunduğu 85 kişi gözaltına alındı. Örgüt üyelerinin, daha çok Ankara merkezli kurdukları firmaların, Hakkari Yüksekova'daki 34 firma üzerinden İran ve Irak tarafına, 2009-2010 yıllarında, hayali ihracat yaparak, KDV iadesi kapsamında devletten 500 milyon lira para aldığı tespit edildi. Emniyette ifadeleri alınan zanlılardan 43'ü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk edilirken, 42 kişi serbest bırakıldı. Savcılığa sevk edilenlerden, aralarında örgüt lideri Y.H., S.G.'nin de bulunduğu 22 kişi tutuklanmaları talebiyle mahkemeye çıkarıldı, diğerleri serbest bırakıldı.

Doğuş'tan Hırvatistan'a üçüncü yatırım

Doğuş Grubu, Hırvatistan’daki marinalarının sayısını üçe çıkardı. Hırvatistan’da düzenlenen bir törenle hisse devri anlaşması imzalayan Grup, Marina Dalmacija ile Marina Borik’in yüzde yüzüne sahip oldu. Zadar’da bulunan marinaların hem hissedarı hem de geliştiricisi ve işletmecisi olan grup, hisseleri, bölgenin önemli iş adamlarından Zdenko Zrilic’ten satın aldı. Doğuş Grubu CEO’su Hüsnü Akhan, "Bugün attığımız imzayla Marina Dalmacija ve Marina Borik’i de D-Marin Marinalar Grubu çatısı altına almaktan mutluluk duyuyoruz. Amacımız, D-Marin markası altında uluslararası bir marinalar zinciri kurarak Doğuş Grubu’nun hizmet kalitesi anlayışını Akdeniz üzerinde daha geniş bir alana yaymak” dedi. Hırvatistan’ın en büyük marinası olan Marina Dalmacija’ya toplam 17 milyon Euro tutarında modernizasyon, ticari ve turistik tesislerin yapılmasını içeren ek yatırım yapılacak. 2003 YILINDA BAŞLADI Doğuş Grubu ilk olarak marinacılık sektörüne 2003 yılında D-Marin Turgutreis Marina ile adım attı. Marinacılık sektöründe genişleme hedefi doğrultusunda 2009 yılında D-Marin Didim’i hizmete sundu. 2010 yılının son çeyreğinde ise Port Göcek’i devralarak D-Marin Göcek adıyla D-Marin Marinalar Grubu’na dahil etti. Şu an proje aşamasında olan D-Marin Dalaman’ın da bu yıl içerisinde inşaatına başlanması planlanıyor. Yurtdışında ise Akdeniz çanağında çok önemli bir konum ve potansiyele sahip olan Hırvatistan’da, 2009 yılında Nautical Center Prgin (NCP) ile yaptığı ortaklık anlaşmasını takiben Sibenik’te yer alan Mandalina Marina’nın işletmeciliğini üstlendi. Doğuş Grubu’nun, Eylül 2011 tarihi itibarıyla yüzde 76 çoğunlukla marinanın ana hissedarı olmasıyla beraber marina, D-Marin Mandalina adı altında hizmetlerine devam etmeye başladı. Doğuş Grubu’nun satın aldığı Marina Dalmacija, 1200 denizde ve 500 karada, Marina Borik ise 200 denizde ve 50 karada tekne bağlama potansiyeline sahip. Grup, Zadar’daki mevcut marinaları geliştirip yenileyecek ve marina kompleksinin tamamını işletecek.

Türkiye'nin yarısı vergi ödemiyor

Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, “Türkiye'de yarısı vergi ödemiyor, öbür yarısı bütün vergileri ödüyor. Bu haksız rekabet oluşturuyor tabii. Ben 'trafikte kırmızı yanarsa duruyorum' diyorum. O kırmızı yanarsa durmuyor. Ondan sonra öbür trafik lambasına beraber gitmek durumunda kalıyoruz. Vergiyi maalesef tam toparlayamıyoruz. Her hükümet geldi, 'toparlayacağız' dedi, ama ne hikmettir ki batı dünyasında olduğu gibi bu ülkede vergi toplanmıyor” dedi. Rahmi Koç, DenizTemiz Derneği/TURMEPA ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen “'1. Uluslararası Marmara ve Karadeniz Konferansı”nın açılışının ardından basın mensuplarının çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı. “Vergilerin ilan edilmesini ilk benim babam ortaya attı” Türkiye'nin vergi rekortmenleri listesinde bazı mükelleflerin isimlerini neden gizlediğine ilişkin bir soruya Koç, bunun bildiği birşey olmadığını belirterek şunları söyledi: “Vergilerin ilan edilmesini benim babam ilk ortaya attı. Bundan 30 sene evvel kim ne veriyor, kim ne vermiyor bilinsin diye. Maliye Bakanlığı kabul etti. Bir de Odalar Birliğinin hazırladığı ilk 500 şirketin ciroları, karları açıklansın diye. Babamız bütün bayilerimizin ne iş yaptığını, ne vergi ödediğini çok yakından takip ederdi. Ödemeyen olursa ikaz ederdi. Daha devam ederse bayiliği alırdı. Bütün şirketler veya şahıslar ismini açıklamak ve açıklamamak adına serbesttir. Bazı insanlar bilgileri veriyorlar. Bazı insanlar vermiyor. Bazı insanlar ve şirketler halka açık oldukları için daha şeffaf oluyorlar.” Koç grubu olarak her zaman şeffaf olduklarını, her zaman hesaplarının hem iç, hem de dış kontrolden geçtiğini dile getiren Rami Koç, “Dolayısıyla bizim gocunacak, sakınacak yanımız yok. Kanunun getirdiği birçok şeyi biz zaten yapıyoruz. Ama bazı arkadaşlar kanunun çok kısıtlayıcı şeyler getirdiğini söylüyor. Zaman gösterecek” dedi. Yeni teşvik paketi Rahmi Koç, “Denizlerin korunmasında teşvik bakımında vergi indirimi olur mu?” sorusuna da, bunun olabileceğini ancak bunun tarifinin yapılması gerektiğini, Bakanın da bu yönde düşündüğünü söyledi. Bütün fabrikalarda arıtma tesisleri bulunduğunu ama teşvik olmadığını dile getiren Koç, “Yeni teşvik paketinin nasıl işleyeceğine bakacağız. Orada bazı gri noktalar var. Teşvikin miktarı ve nevi anlaşılmayan yerleri sorduğumuzda, 'bunu karşılıklı oturup proje bazında müzakere edilecek' deniyor. Proje olup da karşılıklı oturulunca o zaman anlaşılacak” dedi. Koç, İrlanda'nın yatırımı teşvik için bedava arazi ve elektrik verdiğini, 10 sene vergi almayacağını ilan ettiğini dile getirerek, “Dünyada böyle dehşet teşvikler var. 'Siz bizim ülkeye gelin burada yatırım yapın' diyor. Bizde de daha radikal şeyler yapmak lazım. Kimse '10 sene vergi almayacağım' demiyor. Hatta o kadar ki eskiden projeyi yaptığımız zaman hemen teşvik alırdık. Yeni kanunda kara geçeceksiniz ondan sonra teşvik çalışacak. Yani o da olur da kafi derecede teşvik eder mi? Etmeyebilir yani” dedi. “Türkiye'de yarısı vergi vermiyor” Rahmi Koç, Türkiye'deki vergi sistemiyle ilgili olarak da şunları söyledi: "Türkiye'de yarısı vergi ödemiyor, öbür yarısı bütün vergileri ödüyor. Bu haksız rekabet oluşturuyor tabii. Ben 'trafikte kırmızı yanarsa duruyorum' diyorum. O kırmızı yanarsa durmuyor. Ondan sonra öbür trafik lambasına beraber gitmek durumunda kalıyoruz. Vergiyi maalesef tam toparlayamıyoruz. Her hükümet geldi, 'toparlayacağız' dedi, ama ne hikmettir ki batı dünyasında olduğu gibi bu ülkede vergi toplanmıyor. Akdeniz ülkelerinde vergi toplamak çok zor. İtalya'dan birşey alacaksınız, 'kaç para' diyorum, 'neyle ödeyeceksiniz' diyor. 'Sana ne diyorum' fiyatını söyle. Hayır. Kredi kartı başka, nakit başka, çek başka, fatura ödemezsen başka..." Koç, bir gazetecinin petrol ve diğer zamlarla açığın kapatıldığı yönündeki hatırlatması üzerine de “En kolay alınacak yerden alıyorlar. Oysa bazen de bir lira vergi toplamak için 1,5 lira harcamak gerekiyor. O hükümetin işine gelmiyor” dedi.

29 Nisan 2012 Pazar

Çimsa gri çimentoyu ‘yeşil’e çevirdi

Sabancı Holding’in çimento sektöründe faaliyet gösteren şirketlerinden Çimsa, Kayseri fabrikasında ürettiği “CEM IV 32.5 R” isimli gri çimento ürünü için Alman Yapı ve Çevre Enstitüsü’nden (IBU) ‘yeşil sertifika’ aldı. Ürünün özellikleri ve üretim sürecinin değerlendirilmesinin ardından verilen sertifikayı Türkiye’de çimento sektöründe alan ilk çimento üreticisi olurken, Avrupa’da da ikinci oldu. Çimsa Genel Müdürü Mehmet Hacıkamiloğlu, 1 Temmuz 2013’ten itibaren Avrupa Birliği ülkelerine imento ihracatı yapılırken ‘yeşil sertifika’ şartının aranacağını belirterek, “Kayseri fabrikamızı Türkiye için örnek bir fabrika olması için çalışıyoruz. Bugüne kadar alınan tüm sonuçlar da bunu destekliyor. Biz de bu alandaki yatırımlarımızı sürdürmeyi ve diğer fabrikalarımızda üretilen ürünlerimizin de ‘yeşil sertifika’ya sahip olmasını hedefliyoruz” dedi. 54 milyon dolar yatırım Mehmet Hacıkamiloğlu, Çimsa’nın 3 yıllık sürdürülebilirlik projeleri için ayırdığı bütçenin 164 milyon dolar olduğunu belirterek, “2011 yılında 58 milyon dolar yatırım yaparak, bu hedefin 112 milyon dolarlık kısmını tamamladık. Çimsa, 2012’de yine 54 milyon dolarlık yatırım yapmayı planlıyor. Bunun üzerine de yatırım koymaya devam edeceğiz” dedi. Karbon salınımını azaltıyor Çimsa’nın diğer sürdürülebilirlik projeleri arasında Çimsa Mersin Fabrikası Atık Gazdan Elektrik Üretim Projesi gibi elektrik tüketimini yüzde 50 oranında azaltmaya yönelik çalışmaların olduğunu anlatan Hacıkamiloğlu, şunları söyledi: “Çimsa, faaliyetlerinin neden olduğu karbon salınımını azaltmaya yönelik projelerini geliştirerek sürdürüyor. Sürdürülebilirlik 10 yıllık hedefleri açısından Çimsa’nın öncelikleri arasında yer alıyor. Hammadde üretiminden, ürünlerin son kullanım sürecine kadar tüm değer zincirini göz önünde bulunduran şirket, geçmişte, bugün ve gelecekteki faaliyetlerinden kaynaklanan ve kaynaklanabilecek sosyal ve çevresel etkileri iyileştirmeye odaklanıyor.” Yeşil çimentonun Türkiye’de kullanımının yaygınlaşıp yaygınlaşmayacağının sorulması üzerine Hacıkamiloğlu, “Kentsel dönüşüm kapsamında 9 milyon konutun yeniden inşa edileceği bir yerde, yeşil çimento kullanımı da yaygınlaşabilir. Bunun teşvik edilmesi gerekir. Fiyat olarak gri çimentodan da farkı olmayacak. Biz bunu zorunluluktan değil, sosyal sorumluluk amacıyla yaptık” diye konuştu. Kapasiteyi 10 milyon tona çıkarma hedefi var ÇİMSA Genel Müdürü Mehmet Hacıkamiloğlu, Afyon Çimento’nun yüzde 51’ini satın aldıklarını hatırlatarak, “Rekabet Kurulu satın almayı onayladı ancak henüz hisse devri gerçekleşmedi. Çimsa’nın 5 milyon ton olan kapasitesini 10 milyon tona çıkarma hedefi var” dedi.

At Yarışı Yorumları - 1080p izle

At yarışı yıllardır Türkiye oynanan ve oldukça sevilen bir spor karşılaşmasıdır. At yarışı 2012 yılında kişisel olarak kazandırdığı kadar devlete ve sosyal yardımlaşma kurumlarınada yardım sağlamaktadır. Birçok kişi boş vakitlerinde eğlenceli olduğu için gününü sadece At yarışı yorumlayarak ayırabilmektedir. At yarışı konusunda herkesin bir yorumu olabilir ancak At yarışı yorumlamak profosyonellerin işidir. Bu sayede büyük miktarlar kazanabilir, eğlendiğiniz kadar para sahibide olabilirsiniz. Günümüzde altın fiyatları eski oranla daha değişken olmaktadır. 6 ay önce altın fiyatlarına baktığımızda sürekli yükselen az azda olsa artarak yatırımcısının parasal olarak değerini korumasına yardım eden bir yatırım aracıydı. Bugün altın fiyatlarına baktığımızda altının zaman zaman yükselirken ani düşüşler yaşadığını görebiliyoruz. Bununla birlikte altın fiyatlarındaki düşüş sırasında aniden büyük yükselişlerde olabilmektedir. Altın'a yatırım yapan herkes altın fiyatları ne olacak, altının durumu ne olacak gibi düşüncelere kapılabilmektedir. Bu günümüzde olabilecek olağan bir durumdur. 1080p film izlemek günümüzde imkansız değil. Teknoloji o kadar geliştiki artık yapılan filmleri full hd olarak bulabilir ve 1080p film izleyebilirsiniz. Tabi ki 1080p film izlemek ve filmin gerçek tadını yaşamak için 1080p filmleri kaldırabilecek bir ekrana yada Televizyona sahip olmalısınız. 1080p film izleyerek filmi adeta sinemada izlercesine tüm ayrıtılarıyla görebilirsiniz. Full HD film izlemek için sizde full hd ve 1080p filmleri çalıştırabilecek bir LCD, LED yada Plazma TV sahibi olmalısınız.

Hisse Önerileri ve KOSGEB kredisi

En riskli ve en çok kazandıran yatırım araçlarından hisse senetleri 2012 yılında yine en çok tercih edilen yatırımlardan oldu. Hisse senedi alarak yatırım yapanları bu sene durgun bir sene bekledi. Ancak Nisan ayında borsa yükselişe geçerek piyasalar normale döndü ve yükselebilecek birçok hisse yükselerek yatırımcılarına kazandırdı. Hisse senedi alarak kısa sürede büyük paralar kazanmak için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunlardan en önemlisi Hisse senedi alacağınız şirketin temmetü vermesidir. Temettü verecek hisseler her zaman ekstra olarak hisse sahibine para kazandırabiliyor. Temettü verecek hisse senedi aynı zamanda büyük şirketler olduğundan hisse senedinizin değer kaybetmeside düşük bir ihtimal oluyor. Hisse Seneti alacaklar için Temettü Verecek Hisseler 2012 listesini takip etmenizi tavsiye ederim. 2012 Hisse Önerileri yine diğer önemli konulardan biri. Hisse senedi almadan önce kimlerden öneri aldığınız çok önemli çünkü, hisse senedi önerisi verecek olanlar sizi yönlendirerek kendi kazanma çabasında olabilir. Bu yüzden hisse önerisi alacağın kişilere dikkat edip aldığını önerileri tartıp sonra karar vermelisiniz. 2012 yılında iş kurmak herkesin hayali, özellikle KOSGEB 'in yeni başlattığı ve tüm iş kurmak isteyenlere verdiği hibe krediden sonra iş kurmak isteyen kişi sayısı arttı. Nasıl kredi alırım? 2012 yılında iş kurmak isteyenler KOSGEB'ten nasıl kredi alır? gibi sorular kafanıza takılıyor olabilir. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki iş kurmak için bankaların verdiği kredilerdende alabilir işinizi kurabilirsiniz. Ancak bunu geri ödemek ve faizleri ayrıca ödemediğinzde başınıza açılacak işleri düşündüğümüzde büyük risk diyebilirim. Ancak durum KOSGEB 'te çok farklı. İş Kurmak için Kredi 2012 – KOSGEB kredisi alacaklar uygun ödeme koşulları ve nerdeyse 0 faizle geri ödeyebileceğiniz aynı zamanda iflas etmeniz durumunda birçok kolaylıkda çabası. Bu yüzden KOSGEB kredisi almak banka kredisine oranla ölçülmeyecek kadar avantajlıdır.

Diyet Programı

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz 1 ayda 8 kilo vermek cümlesini uygulamak ve kısa sürede 8 kilo vermek isteyenlerdenseniz bu yazımızı takip edin. Öncelikle şunu belirtmekte yarar var ki, kilo vermek zor bir iş ve kilo verme şeklinize göre tekrar alma olasılığınız olduğu kadar, sağlıksız kilo vermek ilerleyen zamanlarda başınızı dert olabileceğini unutmayın. Uzman hekimler ve diyetisyenler tarafından tavsiye edilen kilo verme şekli yavaş ve sağlıklı şekilde kilo vermektir. Yaz aylarının gelmesiyle kışın alınan kiloları vermek isteyen ve hızlı bir şekilde kilo vermek bikini, mayo vb. giyebilmek isteyen kişi sayısı oldukça fazla. 1 ayda 8 kilo verebilir miyim? Diye soruyorsanız. Tabi ki verebilirsiniz. Aslında bunun için diyet programlarına vs. ihtiyacınız yok. Yapmanız gereken az uyumak, bol su içmek, spor yapmak ve yediğiniz yiyeceklere dikkat etmektir. Bu şekilde 1 ayda 8 kilo verebilirsiniz ve bu en sağlıklı bu şekilde olabilir. Şunu unutmayın ki yemeden yada ilaçlarla verilen kilo sağlıksız ve diyet bırakıldığında tekrar alınacak kilolardan ibarettir. Daha önce saydığımı 4 maddeyi tek tek açıklayalım.

Godaddy İndirimli Domain Almak

2012 yılında domain satışı yapan birçok firma ve resmi sitelerinde kampanyalar yapılmaya başlandı. Godaddy gibi büyük bir domain sitesi her hafta mutlaka bir kampanya yapıyor. Domain alacaklar için bu kampanyalar ucuz domain almak ve özellikle 1 den fazla domain alacaklar için oldukça yararlı oluyor. Tabiki birçok domain satışı yapan site mevcut ancak bunlar arasında dünyanın en büyük ve en ünlü sitelerinden Godaddy'nin kampanyalarını takip etmek çok daha mantıklı olacaktır. 2012 Mayıs ayı Godaddy promosyon kodları 7.99$ a .Com Domain kaydedin cjc799chp Tüm domain ve hosting alımlarında , her türlü alımlarda %10 indirim cjcchp10 Hosting alımlarınızda %20 indirim cjcchp20 30$ ve üzeri alımlarınızda 5$ indirim cjcchp30 50$ ve üzeri alımlarınızda 10$ indirim cjcchp50 75$ ve üzeri alımlarınızda %15 indirim cjcchp75 Godaddy hosting kampanyası , ilk 3 ay sadece 1.99$ a cjc199hstg Godaddy promosyon kodu'nu domain alırken kullanarak büyük indirimler kazanabilirsiniz. Domain satın almak için bilmediğiniz sitelere yüksek miktarlar ödemeyin, uygun ödeme koşullarıyla Godaddy indirim kuponu bularak ucuz fiyatlarda domain satın alın. Godaddy promo code olarak aradığınızda birçok yabancı forum ve benzeri yardım platformlarında karşınıza çıkabilecek olan Godaddy promosyon kodlarını biz bizzat ayağınıza getiriyoruz. Godaddy promosyon kodu paylaşarak tüm indirim kodlarını takip eden domainpromocodes.com 'da bu konuda bilgi paylaşan nadir sitelerdendir. Godaddy hakkında herşeyi bulabileceğiniz bu sitede aynı zamanda Godaddy promosyon kodlarından, Godaddy indirim kuponlarına kadar domain almak isteyenler için tüm indirim kodları mevcut. Eğer domain alacaksanız mutlaka uğramanız gereken bir bilgi kaynağı ve domainlerinizi ileride sorun yaşamamak için Godaddy promosyon kodlarınıda kullanarak Godaddy gibi büyük bir şirketten almalısınız.

28 Nisan 2012 Cumartesi

Memurların ilk toplu sözleşme toplantısı Pazartesi

Memurlar, maaşlar artışını belirleyecek ilk toplu sözleşme görüşmesi için pazartesi günü hükümet ile masaya oturacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda saat 10.00'da başlaması planlanan toplu sözleşme görüşmesinde, kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ile diğer mali ve sosyal haklar belirlenecek. Bakan Çelik'in başkanlık yapacağı Kamu İşveren Heyeti'nde, İçişleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Personel Başkanlığı temsilcileri yer alacak. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun başkanlık edeceği kamu görevlileri sendikaları heyetinde ise Memur-Sen'den 9, Türkiye Kamu-Sen'den 4 ve KESK'ten 2 üye yer alacak. Sözleşme hükümleri 2 yıl geçerli olacak Toplu Sözleşme görüşmeleri, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun kararının alınması da dahil olmak üzere en geç 29 Mayıs'ta sonuçlandırılacak ve ardından Resmi Gazete'de yayımlanacak. Toplu sözleşmenin yürürlüğe girmesinin ardından memurların maaşları yeniden hesaplanacak. Ayrıca, toplu sözleşme 1 Ocak'tan itibaren geçerli olacak ve memurlara geriye dönük, bu süreyi kapsayan maaş farkı ödenecek. Toplu sözleşme hükümleri, 2013 yılı sonuna kadar geçerli olacak. Görüşmelerin yürütülmesi Toplu sözleşme görüşmelerinin başlangıcında, genel ve hizmet koluna yönelik mali ve sosyal hakların görüşülmesine ilişkin gündem ve çalışma usulü, Kamu İşveren Heyeti ile Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti başkanlarınca belirlenecek. Görüşmeler, kamu görevlilerinin genelini ilgilendiren toplu sözleşme teklifleriyle her bir hizmet kolunu ilgilendiren toplu sözleşme tekliflerinin topluca görüşülmesi suretiyle yürütülecek. Belirlenen gündeme göre, kamu görevlilerinin geneline ilişkin mali ve sosyal hakların görüşüldüğü bölümde, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti'nin konfederasyon temsilcisi başkan ve üyeleri, her bir hizmet koluna ilişkin mali ve sosyal hakların görüşüldüğü bölümde ise o hizmet kolu itibarıyla en çok üyeye sahip sendikanın temsilcisi müzakereleri yürütmeye yetkili olacak. Ayrıca, her bir temsilci sadece kendi teklifiyle ilgili görüş belirtebilecek. Görüşmelere, hafta sonu tatil günleri hariç, resmi tatil günlerinde ara verilecek. Toplu sözleşme görüşmelerinin sonlandırılmasında, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na karar almak için azami sürenin tanınması konusu da gözetilecek. Görüşmelere katılmama Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanlığına yetkili konfederasyon temsilcisinin toplu sözleşme görüşmelerine katılmaması veya görüşmelerden çekilmesi halinde, heyet başkanlığı yetkisi en çok üyeye sahip ikinci konfederasyonun temsilcisi tarafından kullanılacak. Toplu sözleşme görüşmelerine katılmaya ve imzaya yetkili konfederasyonların görüşmelere katılmaması halinde, kamu görevlilerine takip eden iki mali yıl boyunca uygulanacak mali ve sosyal haklar genel hükümlere göre Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek. Toplu sözleşme süreci sonunda toplu sözleşme imzalanamaması halinde, üzerinde uzlaşılan ve uzlaşılmayan konuları içeren toplantı tutanağı, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı, sendika temsilcisi ve Kamu İşveren Heyeti Başkanı tarafından imzalanacak. 3 konfederasyon tekliflerini iletti Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti'ne dahil olan Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ve KESK, kamu görevlilerinin geneline yönelik mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme tekliflerini Devlet Personel Başkanlığı'na iletti. Her bir hizmet koluna özgü mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme teklifleriyse hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendikalar tarafından hazırlanarak teslim edildi. Buna göre, Memur-Sen 2012 yılı için yüzde 16, 2013 yılı için ise yüzde 14 zam, taban aylığında ise 2012 için 120, 2013 için 80 lira artış talep etti. Türkiye Kamu-Sen, 2012 ve 2013 yılları için yüzde 10'ar artış ve taban aylıklarına ayrıca iki yıl için de 100'er lira zam istedi. KESK ise tüm kamu çalışanlarının maaşlarına yüzde 30 zam yapılmasını, 2012 için bu düzenleme yapılırsa, 2013 yılı için gerçekleşen enflasyon, büyüme oranı ve refah payı toplamı kadar ücret artışı yapılmasını önerdi.

Begüm Özdoğularlı TÜGİAD Başkanlığına aday oldu

TÜGİAD tarihinde bir ilk Focus Eğitim Kurumu’nun kurucusu Begüm Özdoğularlı, Türkiye Genç İşadamları Derneği’nin (TÜGİAD) Mayıs ayında yapılacak başkanlık seçiminde aday olduğunu Amerika’da yaptığı konuşma ile açıkladı. Masschusetts Uluslar arası Ticaret Müdürlüğü ve Brandeis Üniversitesi tarafından İsrail, Brazilya Amerika ve Türkiye arasındaki ticari ilişkileri güçlendirmek adına gerçekleştirilen konferansta konuşan Özdoğularlı, ‘Türkiye’de kadın girişimci olmak’ konulu konuşmasında 300 davetliye, girişimcilik hikâyesini anlatarak Amerikalılar’ın ilgisini çekti. Pamela Goldberg MTC’nin CEO’su Bruce Magid, Brandeis University dekanı İngiltere, İsrail İşadamları derneği başkanı Amir Eldad, Samir Bhattacharyya Johnson and Johnson firmasının CEO’su ve Massachusettes valisi The Honorable Deval L. Patrick’in katılımıyla gerçekleşen organizasyonda girişimcilik hikayesinin aynı zamanda kitapçık haline getirerek katılımcılara dağıttı. TÜGİAD tarihinde bir ilk Özdoğularlı, konuşmasında Türkiye’nin en eski iş insanı derneklerinden biri olan TÜGİAD’a bugüne kadar bir kadının başkan adayı olması bir yana kadın bir başkan adayının bile bir ilk olması sebebiyle yaşadığı heyecanı dinleyicilerle paylaştı. TÜGİAD için en önemli projesinin yıllardır kadın girişimcilere verilen devlet desteklerinin genç girişimciler için de verilmesi olduğunu açıklayan Özdoğularlı, 18-30 yaş arası işini kuran gençlere KOSGEB’den özel hibe fonlarının alınması, ilk iki yıl girişimcilerin gelir vergisi ödememesi ve çalışan personelin sigorta priminin işveren payının devlet tarafından ödenmesi için bakanlıklardan talepte bulunacağını, sadece kadın değil , genç girişimcilerin de desteklerden faydalanmasının gerekliliğini savunduğunu açıkladı. TÜGİAD’ın bir çok farklı sektörden insanı bir arada barındırması sebebiyle dağınık bir yapıya sahip olmasını ise dernek içerisinde sektörel komisyonlar oluşturarak her sektörün kendi içerisinde bir yapı oluşturmasıyla denek üyelerine daha fazla geri dönüşümü olabileceğini sözlerine ekledi. Massachosetts valisine Kütahya çinisi Lale motiflerinden el yapımı bir çini tabağını vali beye hediye eden Özdoğularlı aynı zamanda önümüzdeki yıl yine Brandeis Üniverisitesinde sanayici genç girişimcilere ve kadın girişimcilere yönelik bir konferansın düzenlenmesinin de sözünü aldı. Vali bey Kütahya çinisini çok beğendiğini özellikle belirterek Özdoğularlı’yı çalışmalarından dolayı tebrik etti

Yeşilay Cemiyeti Başkanı Balcı: "Devlet bağımlılıklara çanak tutuyor"

'Devlet bağımlılıklara çanak tutuyor' Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Muharrem Balcı, “Devlet, Efes Pilsen Spor Okulu, Spor Toto Ligi gibi isimler vererek, şans oyunları oynatarak sigara, alkol ve uyuşturucu gibi bağımlılıklara çanak tutuyor. Bu gece saat 24.00’ı bulduğunda 328 kişi sigaraya bağlı hastalıklardan ölmüş olacak” dedi. Türkiye’nin en büyük derdinin bağımlılıklar olduğunu belirten Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Av. Muharrem Balcı, bu gece Türkiye’de 328 kişinin sigaraya bağlı hastalıklar yüzünden öleceğini söyledi. Yeşilay Cemiyeti, Kadın Kolları’nın oluşumu dolayısıyla bir toplantı düzenledi. Sepetçiler Kasrı’nda düzenlenen toplantıda sigara başta olmak üzere çeşitli bağımlılık türlerinden korunma yöntemleri görüşüldü. Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Av. Muharrem Balcı, toplantıda yaptığı konuşma da, “Yeşilay Cemiyeti, işgal döneminde alkolle mücadele için kurulmuş bir kurumdur. Bugün Türkiye’nin ve dünyanın en büyük derdi; bağımlılıklardır. Günümüz şartlarında sigara başta olmak üzere alkol ve uyuşturucu bağımlılığı giderek daha da artmaktadır. Hepimiz karşılaşıyoruz. Yolda uyuşturucu bağımlısı insanlar camımıza dikiliyorlar. Bunlara nefretle bakmıyoruz tabii ki” dedi. ‘HER GÜN 328 KİŞİ ÖLÜYOR’ Sokaklardaki bu bağımlı insanların çoğunun parçalanmış aile çocukları olduğunu anlatan Balcı, “Hiçbiri doğuştan bağımlı değiller. Bunların çoğu aile çocukları, yetim, öksüz çocukları. Merkezleri geziyoruz. Maalesef 13-14 yaşında çocuklar görüyoruz. Bunlar bizim çocuklarımız. Her çocuk gibi masum doğdular. Her türlü madde bağımlısının mağdur ve mazlum olduğunu düşünüyorum. Fakat istatistiklere göre; her gün, yani bu gece bile 24.00’ı bulduğunda 328 kişi sigaraya bağlı hastalıklardan ölmüş olacak” diye konuştu. ‘DEVLET ÇANAK TUTUYOR’ 100 temsilcilik ve 23 şubesiyle ülke çapında atağa kalktıklarını belirten Başkan Balcı, unutulmaya yüz tutmuş olan Yeşilay Cemiyeti’nin tekrar yükselişe geçtiğini söyledi. İstanbul İl Genel Meclisi’nin büyük desteğini aldıklarını anlatan Balcı, hükümetin 2009 yılından itibaren kapalı alanlarda sigara içme yasağı getirmesinin meyvelerini vermeye başladığını ve memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Devlete para kazandırmak uğruna hepimizi bağımlı yapmaya uğraşan insanların olduğunu ifade eden Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Muharrem Balcı, şöyle devam etti: “Devletin bu kadar propagandaya çanak tutmasına hatta birçok bağımlılığa kapı açan şans oyunlarına yönlendirmesine karşın, bu insanların madde bağımlısı olmasının insanlara karşı düşman olan uluslararası sermayenin ve sonra da devletin mağduru olduklarını düşünüyoruz. 11 dalda şans oyunları oynatan devletin bu kurumların bizzat kendileriyle de mücadele ediyoruz. Çocuklarımızın gittiği okullara Efes Pilsen Spor Okulu dedirten, çocuklarımızın ilgilendiği bir spora Spor Toto adını verenler Sibirya’dan gelmediler. Devlete para kazandırmak uğruna hepimizi bağımlı yapmaya uğraşan insanlar var. Bizim amacımız her kamu veya özel kuruluşta Yeşilay temsilcisi bulundurmak. Ne kadar çok Yeşilay’ın söylemleri, eğitim materyalleri dağıtan insan sayısı ne kadar çoğalırsa o kadar sağlıklı toplum oluruz. Herkes bize şunu soruyor: Niye alkolle ilgili bir kanun çıkaramıyor Türkiye? Türkiye’de alkolle mücadele eden tüm kuruluşları bir araya getiriyoruz. Bir dizi bakanlığı ve kamu kurumlarını da içine alan bir zeminden bahsediyoruz. Bu zemini hemen uluslararasına taşıyacağız. Dünyanın her tarafında bizim gibi kuruluşlarla partner sözleşmelikler imzalayacağız. BM nezdinde alkol kontrol çerçeve sözleşmesi imzalayacağız. Yeşilay dostluk grupları kuracağız.”

Maliye Bakanı: Bizim tek zenginliğimiz insandır

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Gerçekten şu son teşvikler sonrasında cebinde az biraz kaynağı, fikri olan birisinin yatırım yapmaması bizi hayal kırıklığına uğratır" dedi. Şimşek Türkiye'nin tek zenginliğinin insanı olduğunu da ifade etti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'la birlikte, işletme hakkı 36 yıllığına Limak Holding'e devredilen İskenderun Limanı'nı ziyaret ederek, incelemelerde bulundu. Limana gelişlerinde Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir tarafından karşılanan Bakanlar Şimşek, Ergin ve Yıldırım, incelemelerin ardından kurulan platformda kürsüye çıkarak davetlilere seslendi. Maliye Bakanı Şimşek, burada yaptığı konuşmada, İskenderun Limanı'nda yapılan çalışmalardan dolayı Özdemir'i tebrik ederek, “Bu arada hem Fenerbahçe'nin yükünü taşıyor ki hakikaten ne kadar meşakkatli olduğunu biliyoruz. Bir taraftan da burası bir şantiye, muazzam bir yatırım. Onun için kendisini canı gönülden tebrik ediyorum” dedi. Buradaki yatırımların, ülkenin ve Hatay'ın daha iyi yerlere gitmesi için önemli katkılar sağlayacağını vurgulayan Şimşek, şöyle konuştu: “Çünkü malı üretmek yetmiyor. Malı pazara rekabetçi bir şekilde ulaştırmak gerekiyor. Onun için de tabii ki ulaştırma altyapısı çok önemli. Herkes çok iyi biliyor ki denizden ulaşım çok çok daha ekonomik. Karayollarına, havayollarına, demir yollarına oranla hakikaten denizle ulaşım, maliyet açısından çok çok daha etkili. Onun için İnşallah bu yatırımlar ülkemizi daha da rekabetçi hale getirecek. Ülkemizin uluslararası yarışta rekabet gücünü artırarak katkıda bulanacaktır. Tabii ki buradaki faaliyetler sadece İskenderun'u değil, bütün bölgeyi ayağa kaldıracak. Onun için inşallah bundan sonra da yapılacak yatırımlarda hepimiz gereken desteği vereceğiz. Çünkü biz özel sektörün dinamizmine inanıyoruz. Bu ülkenin maalesef komşularına oranla petrol kuyuları, doğalgaz, yeraltı zenginlikleri maalesef yok denecek kadar az. Bizim bir tek zenginliğimiz var, o da insandır. Bu bölgeyi harekete geçirecek aktörler de tabii ki iş adamlarımız, girişimcilerimizdir. Biz de onların önünü açmak için elimizden geleni yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye'nin son 10 yılda katettiği mesafe ve yüksek performansın temelinde de bu yeni zihniyet, anlayış var.” Yeni Teşvik Sistemi Şimşek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın birkaç hafta önce Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük vergi indirimini açıkladığına değinerek, şunları kaydetti: “Bizim tercihimiz üretimden, yatırımdan, istihdamdan, ihracattan yanadır. Biz şimdi özellikle Türkiye'nin çok temel ve yapısal sorunu olan cari açığı köklü bir şekilde çözmek için stratejik yatırımlar konseptini getirdik. 'İthal ettiğimiz önemli bir ürünü üreteceğim, yüzde 40 katma değeri yerli olarak geliştireceğim' diyen bir yatırımcımıza diyoruz ki; ne gerekiyorsa destek bizden. Siz 100 lira koyuyorsunuz 116 liralık destek veriyoruz. Yani yatırımınızdan daha fazlasını devlet size veriyor. 1 yıl, 3 yıl, 5 yıl değil, 7 ile 12 yıl arasında stratejik yatırımlar için konuşuyorum, kurumlar vergisi neredeyse yok. Yüzde 2. Gelir vergisi yok. Sosyal güvenlik primi neredeyse yok. Arsa mı istiyorsunuz onu zaten biz veriyoruz. Organize sanayi bölgesindeyse bedava veriyoruz. O yetmiyor, fikriniz var, bir miktar birikiminiz var ama yatırıma yetmiyor, kredi almanız lazım. Faizini de kısmen biz ödüyoruz. Bundan daha fazla ne yapılır bilmiyorum? Bir baba bile oğluna, kızına bu kadar destek vermez. Gerçekten şu son teşvikler sonrasında cebinde az biraz kaynağı, fikri olan birisinin yatırım yapmaması bizi hayal kırıklığına uğratır. Aslında kendisi için bu hayal kırıklığı. Çünkü o kadar çok destek var ki daha önce maliye hiçbir zaman bu kadar güçlü desteğe 'evet' dememiş. Aslında bunun temelinde, maliye vergiden vazgeçiyor. Gelir, kurumlar vergisi, sosyal güvenlik priminden vazgeçiyor. Sonuçta onların hepsini hazine ödüyor. Neden bunu yapıyoruz. Çünkü biz şuna inanıyoruz. Türkiye'nin geleceği bu türden yatırımlar, üretim ve istihdamda.” Şimşek, bundan 10 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti devletinin, 100 liralık vergi gelirinin 86 lirasını iç ve dış borç faizine ödediğini anımsattı. Geriye kalan 14 lira ile maaş ödemenin, yol, hastane, okul yapmanın mümkün olmadığını ifade eden Şimşek, “Çünkü kaynak yok. Hatta devletin temel fonksiyonları için de başkasına el açmışız. Bunlar 10 yıl önce olan şeyler. Bugün çok şükür topladığımız 100 liralık verginin sadece 16,6 lirası faize gidiyor. 83-84 lirası hizmete gidiyor” diye konuştu. “Geçmişin yaralarını sarıyoruz” Şimşek, Türkiye'nin milli gelirini 10 yılda 230 miyar dolardan 770-780 milyar dolara çıkarmasının önemli hamleler sonunda gerçekleştiğini belirtti. Şimşek, 1990'da milli gelirin 198 milyar dolar olduğunu, 10 yıl sonra yine aynı konumda, hatta 11 yıl sonra ciddi şekilde aşağıda bulunduğunu, son 9-10 yılda yapılan hizmetlerin ise son 60 yılda küresel anlamda dünya ekonomisinin yaşadığı en büyük krize rağmen başarı sağladığını vurguladı. Bunun temelinde özel sektörü ön plana çıkaran bir anlayış bulunduğunu ifade eden Şimşek, şöyle devam etti: “Geçen yıl 9 milyar dolar ek bütçe verdik. Van'daki deprem yaralarını sarmak için ilave 2 milyar dolar verdik. Eğitime, sağlığa harcadık. Bütün bunlara rağmen geçen sene bütçe açığı 17 milyar lira ile kapandı. Bu ilave harcamaları yapmasaydık genel devlette Türkiye Cumhuriyeti bütçesi fazla verecekti. Ama biz memleketin altyapısı, eğitimi, Ar-Ge'sine öncelik verdik. Son 9-10 yılda olduğu gibi bu yıllarda da geçmişin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Yapılan projeler ülkenin ekonomisini ayağa kaldıracaksa onları desteklemek bizim görevimizdir. Vergi oranlarını artırmadan biz memleketin önünü açma konusunda kararlıyız.” Adalet Bakanı Ergin Adalet Bakanı Sadullah Ergin de bugün büyük bir mutluluğu hep birlikte yaşadıklarını belirterek, uzun yıllar mücadelesi verilen ve bugüne erişmek için çokça gayret gösterilen bir süreçten sonra liman alanında faaliyetin başlamasının kendilerini sevindirdiğini ifade etti. Ergin, bu sevincin bir miktar da buruk olduğunu çünkü gecikmiş bir faaliyetin başladığını vurgulayarak, yıllar yılı uğraşıldığını, özellikle yargı bürokrasisinden kaybedilen zamanın hem bölge hem de ülke için önemli bir potansiyeli belli bir süre kullanılamamış durama getirdiğini söyledi. Türkiye'nin çok önemli merhalelerden geçtiğine dikkati çeken Ergin, “Türkiye bir uçtan bir uca tüm altyapısını değiştirdi, geliştirdi. Ulaşımda, sağlıkta, adalette, eğitimde baktığımızda, Türkiye bir uçtan bir uca bütün altyapısını adeta yeniden inşa etti. Bugüne kadar hizmet etmiş herkese, taş üstüne taş koyana şükran borçluyuz. Ama son 9,5 yılda Türkiye'nin katettiği mesafeyi görmek zorundayız” diye konuştu. Türkiye'deki gelişmelerden Hatay'ın da istifade ettiğini anlatan Ergin, bu istifade de çokça emeği ve gayreti olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'a teşekkür etti. Maliye Bakanlarının, kabinenin “yüzü soğuk bakanları”ndan olduğunu belirten Ergin, şöyle devam etti: “Bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, kaynak aktarıp bölgeye yatırım yapmak isterler. Maliye bakanları da bütçenin dışına çıkılmaması, bütçe disiplinin delinmemesi açısından o kaynakları ekonomik kullanmak adına bir miktar kıskanç davranır. Ama ben Sayın Şimşek'e teşekkür ediyorum. İlimiz, bölgemiz söz konusu olduğunda Sayın Şimşek gerçekten rantabıl, verimli projeler için elinden gelen gayreti gösteriyor. Diğer yandan Hatay'ın karayolu, demiryolu ve özelde de hava ulaşımı noktasında çok büyük desteklerini gördüğümüz hükümetimizin atom karıncası Binali Yıldırım'a da özel bir teşekkür ediyoruz. Bugün Türkiye'nin cennet köşesi İskenderun'dayız. Fonda Amanos dağları ve ormanları görüyorsunuz. Yanı başımızda Akdeniz'in masmavi suları. İskenderun Körfezi ve limanının içerisindeyiz. Bu güzellikler üretime, verime, ülke ekonomisine katkı sunan zenginlikler. Bugünden itibaren limanda henüz yatırım faaliyetleri yeni başlamış olmasına rağmen limanın hareketlenmesi, denizi hareketlendirdi. Denizin hareketlenmesi karaya çıkan yükün naklini hareketlendirdi. İskenderun'u, Dörtyol'u, Payas'ı hareketlendirdi. Ama yatırım tamamlandığında sadece İskenderun'un değil bütün ilin ve komşu illerin, bölgenin cazibe merkezi ve oralara katma değer getiren bir işletmesi haline gelecek.” Ergin, Hatay'ın, Türkiye'nin önemli demir çelik yatırımlarını bağrında barındıran bir bölge olduğunu ifade ederek, “Yeni gelişim alanlarına ihtiyaç duyuyoruz. Yatırım yapmak isteyen çok ciddi gruplar, iş adamlarımız var. Ama maalesef arazi üretmekte zorluklarımız var. Sayın bakanlarımız, bu bölge için önemli olan, havzayı açacak çok önemli bir can damarı olacak bir projeyi bize müjdeleyecekler. Bunu kendilerinden bekliyorum. Bu gerçekleştiği zaman, İskenderun için de Hatay için de diğer tüm yerleşim alanları için de çok önemli bir sosyoekonomik merkez ortaya çıkacak” dedi.

27 Nisan 2012 Cuma

Kısa Sürede Kilo Vermek

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz 1 ayda 8 kilo vermek cümlesini uygulamak ve kısa sürede 8 kilo vermek isteyenlerdenseniz bu yazımızı takip edin. Öncelikle şunu belirtmekte yarar var ki, kilo vermek zor bir iş ve kilo verme şeklinize göre tekrar alma olasılığınız olduğu kadar, sağlıksız kilo vermek ilerleyen zamanlarda başınızı dert olabileceğini unutmayın. Uzman hekimler ve diyetisyenler tarafından tavsiye edilen kilo verme şekli yavaş ve sağlıklı şekilde kilo vermektir. Yaz aylarının gelmesiyle kışın alınan kiloları vermek isteyen ve hızlı bir şekilde kilo vermek bikini, mayo vb. giyebilmek isteyen kişi sayısı oldukça fazla. 1 ayda 8 kilo verebilir miyim? Diye soruyorsanız. Tabi ki verebilirsiniz. Aslında bunun için diyet programlarına vs. ihtiyacınız yok. Yapmanız gereken az uyumak, bol su içmek, spor yapmak ve yediğiniz yiyeceklere dikkat etmektir. Bu şekilde 1 ayda 8 kilo verebilirsiniz ve bu en sağlıklı bu şekilde olabilir. Şunu unutmayın ki yemeden yada ilaçlarla verilen kilo sağlıksız ve diyet bırakıldığında tekrar alınacak kilolardan ibarettir. Daha önce saydığımı 4 maddeyi tek tek açıklayalım.

Hisse Önerileri ve KOSGEB kredisi

En riskli ve en çok kazandıran yatırım araçlarından hisse senetleri 2012 yılında yine en çok tercih edilen yatırımlardan oldu. Hisse senedi alarak yatırım yapanları bu sene durgun bir sene bekledi. Ancak Nisan ayında borsa yükselişe geçerek piyasalar normale döndü ve yükselebilecek birçok hisse yükselerek yatırımcılarına kazandırdı. Hisse senedi alarak kısa sürede büyük paralar kazanmak için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunlardan en önemlisi Hisse senedi alacağınız şirketin temmetü vermesidir. Temettü verecek hisseler her zaman ekstra olarak hisse sahibine para kazandırabiliyor. Temettü verecek hisse senedi aynı zamanda büyük şirketler olduğundan hisse senedinizin değer kaybetmeside düşük bir ihtimal oluyor. Hisse Seneti alacaklar için Temettü Verecek Hisseler 2012 listesini takip etmenizi tavsiye ederim. 2012 Hisse Önerileri yine diğer önemli konulardan biri. Hisse senedi almadan önce kimlerden öneri aldığınız çok önemli çünkü, hisse senedi önerisi verecek olanlar sizi yönlendirerek kendi kazanma çabasında olabilir. Bu yüzden hisse önerisi alacağın kişilere dikkat edip aldığını önerileri tartıp sonra karar vermelisiniz. 2012 yılında iş kurmak herkesin hayali, özellikle KOSGEB 'in yeni başlattığı ve tüm iş kurmak isteyenlere verdiği hibe krediden sonra iş kurmak isteyen kişi sayısı arttı. Nasıl kredi alırım? 2012 yılında iş kurmak isteyenler KOSGEB'ten nasıl kredi alır? gibi sorular kafanıza takılıyor olabilir. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki iş kurmak için bankaların verdiği kredilerdende alabilir işinizi kurabilirsiniz. Ancak bunu geri ödemek ve faizleri ayrıca ödemediğinzde başınıza açılacak işleri düşündüğümüzde büyük risk diyebilirim. Ancak durum KOSGEB 'te çok farklı. İş Kurmak için Kredi 2012 – KOSGEB kredisi alacaklar uygun ödeme koşulları ve nerdeyse 0 faizle geri ödeyebileceğiniz aynı zamanda iflas etmeniz durumunda birçok kolaylıkda çabası. Bu yüzden KOSGEB kredisi almak banka kredisine oranla ölçülmeyecek kadar avantajlıdır.

At Yarışı Yorumları - 1080p izle

At yarışı yıllardır Türkiye oynanan ve oldukça sevilen bir spor karşılaşmasıdır. At yarışı 2012 yılında kişisel olarak kazandırdığı kadar devlete ve sosyal yardımlaşma kurumlarınada yardım sağlamaktadır. Birçok kişi boş vakitlerinde eğlenceli olduğu için gününü sadece At yarışı yorumlayarak ayırabilmektedir. At yarışı konusunda herkesin bir yorumu olabilir ancak At yarışı yorumlamak profosyonellerin işidir. Bu sayede büyük miktarlar kazanabilir, eğlendiğiniz kadar para sahibide olabilirsiniz. Günümüzde altın fiyatları eski oranla daha değişken olmaktadır. 6 ay önce altın fiyatlarına baktığımızda sürekli yükselen az azda olsa artarak yatırımcısının parasal olarak değerini korumasına yardım eden bir yatırım aracıydı. Bugün altın fiyatlarına baktığımızda altının zaman zaman yükselirken ani düşüşler yaşadığını görebiliyoruz. Bununla birlikte altın fiyatlarındaki düşüş sırasında aniden büyük yükselişlerde olabilmektedir. Altın'a yatırım yapan herkes altın fiyatları ne olacak, altının durumu ne olacak gibi düşüncelere kapılabilmektedir. Bu günümüzde olabilecek olağan bir durumdur. 1080p film izlemek günümüzde imkansız değil. Teknoloji o kadar geliştiki artık yapılan filmleri full hd olarak bulabilir ve 1080p film izleyebilirsiniz. Tabi ki 1080p film izlemek ve filmin gerçek tadını yaşamak için 1080p filmleri kaldırabilecek bir ekrana yada Televizyona sahip olmalısınız. 1080p film izleyerek filmi adeta sinemada izlercesine tüm ayrıtılarıyla görebilirsiniz. Full HD film izlemek için sizde full hd ve 1080p filmleri çalıştırabilecek bir LCD, LED yada Plazma TV sahibi olmalısınız.

Selva Gıda üretimi artırıyor

Günlük üretim kapasitesini 125 tondan 210 tona çıkaracak yeni makarna hattını faaliyete geçiren Selva Gıda, üretim kapasitesini yüzde 75 oranında artırmayı hedefliyor. İttifak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Korkmaz, 2011 yılı Selva için yatırım dönemi olduğunu belirterek, teknolojiyi kullanan değil aynı zamanda üreten şirket olmayı hedeflediklerini anlattı. Selva Gıda Genel Müdürü Mehmet Karakuş da 80 ülkeye ürünlerini ulaştıran Selva Gıda'nın, faaliyete geçen yeni hatla, üretim kapasitesinin yüzde 75 oranında artırdığını, günlük üretimin 125 tondan 210 tona çıktığını bildirdi. Karakuş, ''500 gram paket hesabıyla günde 250 bin paket üretilirken, yeni yatırımla 420 bin paket üretilmeye başlanmıştır. Dünyada bilinen en yeni üretim teknolojilerinin kullanıldığı bu hattın devamında robotlu paketleme, kolileme ve paletleme tesisi teknolojisi, yenilikleri itibariyle ülkemizde ilk ve tek yatırım olma ümidini taşımaktadır'' dedi. Karakuş, yeni yatırımlarına uygun olarak depolama alanında kapasitenin yüzde 30 oranında artırıldığını da söyledi. Bu yatırımla ihracatta büyümeyi ve dünyanın en önemli makarna markaları arasına girmeyi hedeflediklerini söyleyen Karakuş, yeni yatırımdan aldıkları güçle miktar bakımından yüzde 30'luk büyüme amaçladıklarını, yeni ürün geliştirme ve Ar-Ge yatırımlarının devam edeceğini sözlerine ekledi.

26 Nisan 2012 Perşembe

KOBİ'lerin iletişim faturası 5 bin TL

İnterpromedya'nın araştırmasına göre, KOBİ'lerin interneti kullanma amaçlarının başında yüzde 90 oranıyla e-postalaşma geliyor. İnterpromedya'nın Türkiye'de KOBİ'lerin bilişim teknolojilerine yaklaşımları ve kullanım alışkanlıklarını ortaya koymak üzere gerçekleştirdiği ''KOBİ Araştırması''na göre, KOBİ'lerin aylık telekom gideri 5 bin lira. İnterpromedya bünyesindeki araştırma grubunun yılda bir kez Türkiye'nin çeşitli illerinde 600 KOBİ ile yüz yüze görüşerek gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türkiye'de KOBİ'lerin yüzde 80'i internete ADSL ile erişiyor. KOBİ'lerin interneti kullanma amaçlarının başında yüzde 90 oranıyla e-postalaşma gelirken, bunu yüzde 80 ile arama motoru kullanımı, yüzde 63 ile anlık mesajlaşma, yüzde 39 ile sesli-görüntülü iletişim, yüzde 27 ile uzaktan eğitim, yüzde 13 ile internetten televizyon izleme izliyor. Bu oranlar içerisinde internet tabanlı iş çözümleri kullanım oranı yüzde 45, e-ticaret amaçlı kullanım oranı yüzde 39 düzeyinde bulunuyor. İşletmelerde akıllı telefon kullanım oranı yüzde 51,5 olurken, marka tercihlerinde ilk üç sırayı yüzde 80 ile BlackBerry, yüzde 47 ile IPhone ve yüzde 16 ile Nokia alıyor. Mobil operatör tercihlerinde yüzde 72'lik oranla ilk sırayı Turkcell alırken, Vodafone yüzde 26, Avea yüzde 15'lik orana sahip. KOBİ'lerin yatırım yapmayı planladıkları bilişim çözümlerinde bilgisayar satın alımı yüzde 31'lik oranla ilk sırada yer alırken, bunu yüzde 17'lik oranla doküman yönetimi, yüzde 16'lık oranla veri depolama, yüzde 15'lik oranla sunucu, yüzde 14'lük oranla kurumsal kaynak planlaması (ERP) izliyor. Cep telefonundan internete bağlanma oranı yüzde 65'i, çalışanlarına şirket hattı ile cep telefonu temin edenlerin oranı yüzde 82'yi aşıyor. KOBİ'lerin aylık ortalama telekom giderleri arasında en büyük payı cep telefonlarının aldığı gözlenirken, ikinci sırada sabit telefonlar ve üçüncü sırada internet geliyor. KOBİ'lerin aylık toplam telekom giderleri ortalama 5 bin lira.

Yerli oto için işaret fişeği verildi

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 2012 yılının yerli otomobil markası oluşturma konusunda somut adımların atılacağı bir yıl olması gerektiğini belirterek, ''Her zaman söylüyoruz, biz bu meseleye duygusal bir tavırla değil, ekonomik ve rasyonel gerekçelerle yaklaşıyoruz. Hem iç pazarımız hem de ihracat potansiyelimiz fazla olduğu için, bu alanda yatırım yapalım, özellikle elektrikli araçlarda arayış içinde olalım, bu konuda da öncüler arasında yer alalım istiyoruz'' dedi. Ergün, Haliç Kongre Merkezi'nde Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği'nce (OYDER) düzenlenen ''Otomotiv Sektörünün Geleceği ve Markalaşmanın Gücü'' kongresinde, yıllardır net ihracatçı durumunda olan otomotiv sektörünün, 2011 yılında bu özelliğini koruyamadığını ve Türkiye'nin ithalatının, ihracatını geride bıraktığını hatırlattı. Son yıllarda otomotiv satışlarında yaşanan patlamalara rağmen, hala her 1.000 kişi başına düşen araç sayısının, gelişmiş ekonomilerin oldukça altında olduğuna işaret eden Ergün, otomotiv sektörü için Türkiye'de gidilecek daha çok yolun olduğunu kaydetti. Ergün, bu nedenle, bu büyüyen pazarın taleplerini büyük oranda yerli üretimle karşılamanın, Türkiye için büyük önem taşıdığını dile getirerek, şunları söyledi: ''Ülkemizde en çok araç satışı yapan Ford, Opel ve Volkswagen gibi binek otomobil üretmeleri için hepimiz manevi baskıda bulunalım. Bu konuda, özellikle yetkili satıcılarımızın da inisiyatif kullanmaları, çalıştıkları firmaları zorlamaları gerektiğini düşünüyorum. Aynı şekilde, 2012 yılının yerli otomobil markası oluşturma konusunda somut adımlar atacağımız bir yıl olması gerekir. Her zaman söylüyoruz, biz bu meseleye duygusal bir tavırla değil, ekonomik ve rasyonel gerekçelerle yaklaşıyoruz. Hem iç pazarımız hem de ihracat potansiyelimiz fazla olduğu için, bu alanda yatırım yapalım, özellikle elektrikli araçlarda arayış içinde olalım. Bu konuda da öncüler arasında yer alalım istiyoruz.'' ''Teşvik sistemi ile işaret fişeği verildi'' Geçtiğimiz günlerde, Brand Finance tarafından dünyanın en büyük 500 markasının açıklandığını anımsatan Ergün, Türkiye gibi G-20 üyesi olan bir ülkenin, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen bir ülkenin, bu listede bir tane markasının bulunmamasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Bakan Ergün, sektörde dünyanın en iyi üretim ve montaj adreslerinden biri olan bir ülkenin, bir otomotiv markasının olmamasının düşünülemeyeceğini vurgulayarak, ''Bu kadar güçlü bir yan sanayisi olan, bu kadar büyük bir iç ve dış pazar potansiyeli olan bir ülkenin, marka oluşturamamasının bir izahı olabilir mi?'' dedi. Bakan Ergün, 2023 yılında, 75 milyar doları otomotiv sektörüne ait olmak üzere 500 milyar dolar ihracat yapmayı ve dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedeflediklerini dile getirerek, ''Bu ana hedefe ulaşmak için gerçekleştirmemiz gereken alt hedeflerden birisi de en az 10 tane küresel marka oluşturmaktır. Bu markalardan en az bir tanesinin otomotiv sektörüne ait olması gerektiğini ve olacağını düşünüyorum. Son teşvik sistemimizde de otomotiv sektöründe ana ve yan sanayide yapılacak yatırımların büyük veya stratejik sektör teşviklerinden yararlanmasının önü açılmıştır. Teşvik sisteminin açıklanmasıyla birlikte, artık yerli otomobil konusunda somut adımların atılması için de işaret fişeği verilmiş oldu'' diye konuştu. MTV'de yeni düzenleme sinyali Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, mevcut sistemde çevreyi çok kirleten eski araçlardan az Motorlu Taşıt Vergisi (MTV) alınırken, çevreyi daha az kirleten yeni araçlardan daha çok vergi alındığını belirterek, ''Halbuki bu bir çelişki. Vergi sistemimiz açısından önemli bir çelişki. Bu çelişkiyi ortadan kaldırmamız ve bunu da tersine çevirmemiz gerekiyor'' dedi. Ergün, Haliç Kongre Merkezi'nde Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği'nce (OYDER) düzenlenen ''Otomotiv Sektörünün Geleceği ve Markalaşmanın Gücü'' kongresinde, kendileri için önemli hususun, Türkiye'de yapılan üretimin katma değerini artırmak, Türkiye'yi bu sektör için Ar-Ge ve inovasyon merkezine dönüştürmek, yeni nesil çevre dostu araçların üretiminde atılım yapmak olduğunu kaydetti. Zaten yerli otomobil markası oluşturmanın, ancak bu alanlarda başarı sağlandığı takdirde bir anlam kazanacağını dile getiren Ergün, otomotiv sektörünün, üretimin doğudan batıya kayması ve çevre dostu ürünlere geçiş olmak üzere iki tane çok önemli parametre değişimi yaşadığını belirtti. Ergün, sektörde firmalar arası rekabetin hızla arttığını ve buna bağlı olarak verimlilik, kaynakların etkin kullanımı, idari ve teknik organizasyon gibi unsurların da ön plana çıktığını dile getiren Ergün, Ar-Ge'ye yatırım, kalite yönetimi, ana ve yan sanayi işbirliği, esnek üretim yöntemleri gibi özelliklerin, rekabette öne çıkmayı belirleyen unsurlar olduğunu söyledi. Volvo ve Saab gibi firmaların yaşadıkları sürecin, büyük ve köklü otomotiv firmalarının bile rekabet ortamında tutunamadığını gösteren iki önemli örnek olduğuna işaret eden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Rekabette öne çıkmanın yolu, tasarım, teknoloji, üretim, pazarlama, satış sonrası hizmetler gibi birçok alanda kaliteyi elde etmekten geçmektedir. Bugün odak noktası olan yüksek performans, sürüş keyfi, dayanıklı ve ekonomik araçlar; zamanla yerini çevre dostu, iletişim teknolojileriyle donatılmış akıllı araçlara bırakacaktır. Bundan 20 yıl sonra, otomotiv sektörü dediğimizde bugün olduğundan çok daha farklı bir sektörü ve ürünleri göreceğiz. Ancak ne kadar değişirse değişsin, otomotiv bir şekilde hepimizin hayatında yeri olan bir önemli bir sektör olmaya devam edecek. Geçtiğimiz yıl, sektörümüzün bu değişim sürecine iyi hazırlanması için Otomotiv Sanayi Stratejisi'ni uygulamaya başlamıştık. En son şubat ayı başında yapılan toplantıyla, strateji belgesinin uygulama süreciyle ilgili Haziran-Aralık dönemini kapsayan bir rapor hazırladık. Raporu incelediğimizde birçok eylemde önemli mesafe aldığımızı, strateji belgesinin sektöre somut katkılar sağladığını görmüş olduk.'' 'Çarpışma test merkezi... Belgedeki en önemli eylemlerden biri olan test ve Ar-Ge merkeziyle ilgili çok önemli gelişmelerin yaşandığını dile getiren Ergün, şunları kaydetti: ''TSE, özel sektörle birlikte 6 mekan tespit etti, teknik ekiplerimiz bu noktalarda incelemeler yaptılar ve bu konuyu artık karar aşamasına getirdik. Yine yurt dışındaki önemli test merkezlerinde incelemeler yapıyor ve işbirliği imkanlarını araştırıyoruz. ODTÜ bünyesinde, DPT tarafından 11 milyon avro yatırım bedeliyle yapılan bir çarpışma laboratuvarımız var. Ancak ülkemizdeki firmaların test kararlarının yurt dışından veya yabancı ortak tarafından verilmesi nedeniyle, bu laboratuvar etkin ve verimli bir biçimde kullanılamıyor. Zira stratejik ve önemli kararların alınması aşamasında yabancı ortakların baskın olduğu görülmektedir. Sanırım sadece bu örnek bile, yerli otomobil markaları oluşturmanın ve yabancı ortaklıklarda stratejik karar aşamalarında daha fazla pay sahibi olmanın gerekliliğini açıkça göstermektedir.'' Hurda teşviki... Bakan Ergün, strateji belgesindeki bir diğer önemli eylemin de belli yaşın üstündeki araçların trafikten çekilmesiyle ilgili bir çalışma da başlattıklarını anımsatarak, eski araçların, yüksek yakıt tüketimi, çevreye verdikleri zarar, trafikte oluşturdukları tehlikeler gibi özelliklerin düşünüldüğünde, bu konunun büyük bir önem taşıdığını kaydetti. Trafikten çekilen araçların, bir yandan demir-çelik sektörünün hurda ihtiyacını karşılamak açısından da önemli bir görev üstlenirken, öbür yandan otomotiv sektörünün genişlemesinde de pazara yeni otomobil markalarının ve ürünlerinin sürülmesinde de ciddi bir rol oynayacağını dile getiren Ergün, dünya hurda ithalatının yüzde 20'sini gerçekleştiren Türkiye'nin, bu alanda dünyanın en büyük ithalatçısı durumunda olduğunu belirterek, çevreyi kirleten bu araçların trafikten çekilmesi için hurda teşvikinin yanı sıra bunları kullananların daha yüksek vergiler ödemesi gibi tedbirleri de yanında getireceğini dile getirdi. Mevcut sistemde çevreyi çok kirleten eski araçlardan az MTV alınırken, çevreyi daha az kirleten yeni araçlardan daha çok vergi alındığını anımsatan Ergün, şunları söyledi: ''Halbuki bu bir çelişki. Vergi sistemimiz açısından önemli bir çelişki. Bu çelişkiyi ortadan kaldırmamız ve bunu da tersine çevirmemiz gerekiyor. Son yıllarda, kamu ve özel sektör arasında çok sağlam ve yapıcı bir birliktelik oluşturduk. Bu birliktelik sayesinde, birçok önemli sorunu geride bıraktık, büyük bir atılım gerçekleştirdik. Otomotiv Stratejimizin uygulanma sürecinde de üreticiden distribütörlere, yan sanayiciden yetkili satıcılara kadar sektörün tüm temsilcileriyle daha fazla işbirliği tesis etmek isteriz. Birlikte atacağımız adımlarla, yerli otomobil markası oluşturma ve yeni nesil teknolojilere geçiş gibi önemli vazifeleri en iyi şekilde ifa edeceğimize inanıyorum.''

Volkswagen karını ikiye katladı

Alman otomotiv şirketi Volkswagen, ilk çeyrekte karını geçen yıl aynı çeyreğe göre ikiye katladı. Volkswagen, satışların hızla artması nedeniyle bu yıl ilk çeyrekte 3,19 milyar avro kar ettiğini açıkladı. Şirket geçen yıl ilk çeyrekte 1,71 milyar avro kar etmişti. Audi, Skoda, Seat ve Bentley gibi markaları bünyesinde bulunduran Volkswagen, aynı çeyrekte gelirlerinin yüzde 26 artışla 37,47 milyar avrodan 47,33 milyar avroya çıktığını bildirdi. Volkswagen, ocak-mart döneminde yeni araç teslimatının da 2 milyondan 2,2 milyona yükseldiğini kaydetti. Volkswagen Üst Yöneticisi (CEO) Martin Winterkorn, devam eden Avro Bölgesi borç krizinden kaynaklı belirsizliklere rağmen bu yıl satışların yüksek seviyede seyredeceğini kaydetti.

TİSK'in kurucu başkanı vefat etti

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) Kurucu Başkanı Şahap Kocatopçu vefat etti. TİSK'in Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik yaptığı yazılı açıklamada, Kocatopçu'nun vefatını işveren camiası olarak çok derin bir üzüntü ile öğrendiklerini belirterek, ''Sayın Kocatopçu, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Atatürk tarafından ülkemiz geleceğinin inşa edilmesi için yurtdışına gönderilen ve görevlendirilen ender insanlardandı. Bu görevlendirmeyi 'vatanına borçlanmak' addeden Kocatopçu, girişimci ve çalışkan kişiliği ile Türkiye sanayi ve ekonomisine 'ilk'leri de getirmiştir. Bu ilklerden biri de TİSK'in kuruluşudur'' ifadesini kullandı. Açıklamada, Kocatopçu'nun TİSK'in yayın organı İşveren Dergisi'ne verdiği son röportajındaki anlatımıyla TİSK'in kuruluş sürecine ilişkin bilgilere de yer verildi. Kocatopçu, 1962-1967 tarihleri arasında TİSK Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yürütmüştü.

Albaraka Türk yurtdışına açıldı

Şubenin resmi açılış töreninde konuşan Kuzey Irak Bölgesel Yönetim Sanayi ve Ticaret Bakanı Sinan Çelebi, açılan banka şubesinin, Türkiye ile bölgesel yönetim arasındaki ekonomik ilişkilerin boyutunu gösterdiğini ifade etti.

Çelebi, ''1995'te ilk Türk firması şubesini açtı. Bugün ise bölgedeki Türk şirketlerinin sayısı, 2011 sonu itibariyle bin 20'ye ulaştı. Bunun yanı sıra Türkiye'den gelen iş adamlarının burada kurduğu yerli şirket sayısı da 200-300 arasında. Kuzey Irak'taki Türk firmalarının toplam yabancı firmalar içindeki payı yüzde 52,7'dir. 1995'ten 2009'a kadar ayda ortalama 2,7 firma kayıt yaptırıyordu. Bakanlık görevine getirildiğim 2009'dan bugüne kadar olan süre içinde ise ayda ortalama 25 Türk şirketi kuruluyor'' şeklinde konuştu.

Geçen yıl Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Irak Başbakanı Nuri El Maliki arasında imzalanan protokollerin, iki ülkenin ekonomik entegrasyonunu sağlamayı amaçladığını vurgulayan Çelebi, bu entegrasyon için bankaların taşıdığı öneme değindi.

Çelebi, ile Erbil'de sayıları 4'e çıkan Türk bankalarının artacağını söyleyerek, ''Bildiğim kadarıyla sırada 6-7 banka daha var'' dedi.

Albaraka Türk Genel Müdürü ise, katılım bankacılığının daha çok reel sektörü, özellikle de ticari hayatı finanse eden bir faizsiz finansman modeli olduğunu hatırlattı.

Gelişmekte olan Erbil kenti ve piyasasının Türkiye ile ticari ilişkilerinin de çok üst düzeyde olduğunu söyleyen Yahşi, Erbil'e Türkiye'den gelen ilk faizsiz bankanın da Albaraka Türk olduğuna işaret etti.

Erbil ile Türkiye arasındaki ticari ilişkileri desteklemek, Erbil'de iş yapan Türklerle Türkiye'de iş yapan Erbilli iş adamlarına katkıda bulunmaktan duyduğu mutluluğu ifade eden Yahşi, ''İnşallah Türkiye'de yakaladığımız hizmet kalitesini Erbil'de de gerçekleştireceğiz. Bu bereket kapımızın Erbilliler'e bereket getirmesini sağlayacağız'' diye konuştu.

Açılış kurdelesi Kur'an-ı Kerim ve dualarla kesildi

Türkiye'nin Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretinde vurguladığı, Türkiye ile Erbil arasında tam ekonomik, sosyal entegrasyon hedefini anımsattı.

Bu entegrasyonun enerji, okullar, havayolu, karayolu, hastaneler boyutuna artık bankalar boyutunun da eklendiğini belirten Selcen, Abaraka Türk ile 4'e çıkan Erbil'deki Türk bankası sayısının artacağına dikkati çekti.

Erbil Valisi Nevzad Hadi, şube açılışının Türkiye ile bölgesel yönetim arasındaki iyi ilişkilerin bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

Törende konuşmalardan sonra okunan Kur'an-ı Kerim ve duaların ardından kurdele kesilerek, şubenin resmi açılışı gerçekleştirildi.

Hedef Bahreyn, Katar, Dubai, Almanya, Kosova, Arnavutluk ve Bosna Hersek

Açılışın ardından gazetecilerle bir araya gelen Yahşi, Bahreyn merkezli Albaraka Bankacılık grubunun 11 ayrı ülkede ayrı ayrı örgütlenerek faaliyet gösterdiğini hatırlattı.

Yahşi, Türkiye'nin ticari ilişkilerinin ve tarihi, kültürel bağlarının güçlü olduğu bölgelerde ise bu örgütlenmeyi Albaraka Türk çatısı altında yapmak için, grubun Bahreyn'deki üst yöneticisine ilettikleri taleplerinin olumlu karşılandığını ifade etti.

Yahşi, bunun üzerine Türkiye'deki müşterilerinin de talepleri doğrultusunda yurt dışındaki ilk şubeyi Erbil'de açtıklarını anlattı.

Önümüzdeki dönemde likidite bolluğunun olduğu Körfez Bölgesi'nde Bahreyn, Katar, Dubai'den Türkiye'ye sermaye getirme çabası içinde olduklarına değinen Yahşi, buralarda şube veya temsilcilik açmak istediklerini de belirtti.

Yahşi, önümüzdeki dönemde Almanya, Kosova, Arnavutluk, Bosna Hersek gibi bazı Balkan ve Avrupa ülkelerinde şube veya temsilcilik açmayı düşündüklerini de anlattı.

GES yerine sukuk

Geçen sene ertelenen 200 milyon dolarlık sukuk ihracını hatırlatan Yahşi, ''Bu sene daha uygun fiyatlar ve vadelerle bu piyasada sukuk ihracı faaliyetlerimiz sürecek'' dedi.

Katılım bankalarının elinde bulunan gelire endeksli senedin (GES) yapısının zaman içerisinde faizsiz bankacılık ilkelerine uygun olmadığının ifade edildiğini hatırlatan Yahşi, şunları kaydetti:

''GES'in yerine mutlaka sukuk girmesi gerekiyor. Katılım bankalarının GES'in yerine mutlaka bir hazine kağıdı koyması lazım. Çünkü bu hem sermaye yeterlilik rasyosunun istenilen seviyede tutturulması açısından hem likidite ihtiyaçları açısından, katılım bankaları için çok önem arz eden bir kağıt.

Hazine, yabancı para ve Türk lirası bazında kira sertifikası çıkaracak. Hazine bonosu ve devlet tahviline verilen teşvikler, vergisel boyutu tamamen aynı olacak. Katılım bankaları ve diğer bankalar, portföylerine hazine bonosu ile birlikte bu enstrümandan da koyacak, ikincil piyasada satarak gelir elde etme imkanına kavuşacaklar.''

Kuzey Irak'taki yabancı şirketlerin önemli bölümünün Türkiye kökenli olduğuna, Kürt iş adamlarının da önemli kısmının Türkiye ile iş yaptığına dikkati çeken Yahşi, ''Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Kuzey Irak'taki bankacılık sektörünün gelişmesine destek olmalı, tecrübe ve deneyim aktarmalı, burayla yakın bir ilişki kurmalı'' değerlendirmesinde bulundu.

Albaraka Türk'ün 2012 hedefleri

2011 yılında karlılığını yüzde 20 oranında artıran bir banka olduklarını anımsatan Yahşi, 2012 hedeflerine ilişkin de şunları kaydetti:

''Türk bankacılık sektöründe yaklaşık yüzde 13-14 civarında bir öz kaynak karlılığı var. 2012'de öz kaynak karlılığı hedefimiz, yüzde 16 üzerinde bir oranı yakalamak. Bu hedef, önümüzdeki 5 yılda da devam edecek. Her sene yüzde 16 üzerinde bir öz kaynak karlılığı hedefliyoruz. 2012'de, geçen yılki karın üzerinde bir kar hedefliyoruz. 2015 yılına kadar her sene 15 şube açmayı hedefliyoruz.

Şu anda Erbil'le birlikte 130 şubemiz açıldı. 2015'te 200 şubemiz olacak. Şu anda 2 bin 700 civarında personelimiz var. Her şubede ortalama 15 kişi çalışıyor. Her yıl 300 civarında bir personel artışı hedefliyoruz. Özel kotamız olmamakla birlikte çalışanlarımız arasında önemli miktarda kadın da bulunuyor.''

Barclays'ın karı yüzde 25 arttı

İngiliz 'ın ilk çeyrekte karı geçen yıl aynı çeyrekle karşılaştırıldığında yüzde 25 arttı.
, geçen yıl ilk çeyrekte 1,5 milyar avro olan karının bu yıl aynı çeyrekte 1,87 milyar avroya yükseldiğini bildirdi.

Bankanın söz konusu çeyrekte gelirleri ise yüzde 5 artışla 8,14 milyar avroya ulaştı.

İspanyol 'ın ilk çeyrekte karı yüzde 24 düştü.

Piyasa değeri bakımından Avro Bölgesi'nin en büyük bankası Banco Santander, batık krediler için ayırdığı provizyonların hızla yükselmesi nedeniyle ilk çeyrekte karının 1,6 milyar avroya gerilediğini açıkladı.

Bankanın gelirleri ise aynı çeyrekte yüzde 8'den fazla artışla 11,4 milyar avroya yükseldi.

Banco Santander, kredi kayıpları karşılığında ayırdığı provizyonların geçen yıl aynı çeyreğe göre yüzde 51 artışla 3,1 milyar avroya çıktığını belirtti.

Alman 'ın ilk çeyrekte karı geçen yıl aynı çeyreğe göre geriledi.

Deutsche Bank, geçen yıl ilk çeyrekte 2,1 milyar avro olan karının bu yıl aynı çeyrekte 1,4 milyar avroya düştüğünü açıkladı.

Bankanın aynı çeyrekte gelirleri ise yüzde 8 düşüşle 6,2 milyar avro oldu.

Deutsche Bank'ın karının düşmesinde Avro Bölgesi borç krizinin olumsuz etkileri ve tek seferlik zarar yazılması rol oynadı.

Süleymaniye'de dev proje başladı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve KİPTAŞ işbirliğiyle, 2006 yılında yenileme alanı ilan edilen Süleymaniye'de bakıma muhtaç tarihi eserler yenilenecek. Toplam 131 bin metrekare alanı kapsayan Süleymaniye yenileme alanında 319'ı tescilli tarihi eser, 26'sı anıt eser olmak üzere toplam 732 bina bulunuyor. 2 yıl içerisinde bitmesi öngörülen proje sonrasında, bölgedeki bakıma muhtaç tarihi eserler yenilenecek, yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler aslına uygun olarak restore edilecek, depreme dayanıksız yapılar yönetmeliğe uygun hale getirilecek, bölgeye parklar, yeşil alanlar yapılarak bölge tarihi değerine ve güzelliğine kavuşturulacak. Süleymaniye yenileme alanı hakkında bilgi veren Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir "Tarihi Yarımada Fatih, günümüzden 8500 yıllık geçmişiyle, sadece İstanbul'un değil, tüm insanlığın ortak kültürel değerlerine ev sahipliği yapan çok özel bir coğrafyadır. Bu coğrafya, günümüze kadar kesintisiz olarak yerleşim yeri olma özelliğini korumayı başarmış belki de yeryüzündeki tek şehirdir. 1950'lerden sonra sanayileşme ile birlikte başlayan göç akını nedeniyle İstanbul hızla gecekondulaşmış, tarihi eserlerin, anıtların etrafı derme çatma binalar, şekilsiz apartmanlarca sarılmıştır, Fatih'te tüm İstanbul gibi bu süreçten olumsuz etkilenmiştir. Sakinlerimizin yaşam koşullarını iyileştirmek ve öngörülen İstanbul depremi düşünüldüğünde insanlarımızı riskten uzaklaştırmak öncelikli görevlerimiz arasındadır, bunun için yapılabilecek en akıllı çözüm ise yenilemedir" dedi. Türkiye'nin gözbebeği olan Fatih'in günlük kararlarla yönetilemeyecek kadar önemli bir yer olduğunu belirten Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir "Tarihi 8500 yıl önceye kadar giden Fatih bölgesi, 1600 yıl üç büyük medeniyete başkentlik yapmıştır. Fatih bizim vitrinimizdir ve atmış olduğumuz bu adımlarla, Cumhuriyet'in 100'ncü yaşına, layık olduğu değerde girecektir. Biz Fatih Belediyesi olarak, şehrimizi hem deprem güvenliği konusunda emin, hem estetik, hem sağlıklı, hem de tarihi ve kültürel değerlerini koruyarak, yarınlara hazırlıyoruz. Yenileme kararları, bölge halkının yaşam koşullarını iyileştirmeyi de amaçlamaktadır. Planlanan projeler hayata geçtiğinde, riskli binalar yenilenmiş, tarihi eserler korunmuş ve bölge sakinleri sosyal donatı alanları olan sağlıklı, güvenli, kısacası çağdaş yaşam koşullarına kavuşmuş olacaklar; kent ve kent sakinleri birbiriyle bütünleşecektir" şeklinde konuştu.

St. Antuan'a kesilen ceza silindi

İstanbul’un en büyük ve cemaati en geniş Katolik kilisesi Saint Antuan’a, tapuda arsa olarak görünen avlusu için kesilen yaklaşık 1 milyon liralık emlak vergisi ve cezası silindi. Beyoğlu Belediyesi yetkililerinin Maliye Bakanlığı ile yaptığı görüşmeler sonucu, kilisenin 641 metrekarelik avlusunu kapsayan söz konusu emlak vergisi ve cezalarının iptal edilmesi yönünde görüş birliğine varıldı. Ceza bakanlığın veri sistemden silinirken, Beyoğlu Belediyesi kilise yönetimine müjdeli haberi vererek, sadece kira geliri elde edilen dükkanlara ait vergilerin ödeneceğini bildirdi. Kilise papazı Lulian Pişta, alınan karadan memnuniyet duyduklarını belirterek şunları söyledi: "Vatikan'a, İtalya Büyükelçiliği'ne ve cemaatimize cezanın silindiğini ve bir yanlışlık yapıldığını aktardık. Onlar da soruna çözüm üretilmesinden dolayı memnun olduklarını söyledi. 26 yılı kapsayan bu sorununun çözümünde bakanlıkla gerekli görüşmeleri yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'a cemaatimiz adına teşekkür ediyoruz. Bizde kilisenin tapuda arsa olarak görünen bölümlerinin yeniden düzenlenmesi için gerekli çalışmalara başladık. Sayın Demircan bu konuda da bizlere yardımcı olacak. Sanıyorum birkaç ay içinde sonuca ulaşacağız. Şimdi sadece dükkanlara ait vergileri ödeyeceğiz."