28 Şubat 2013 Perşembe

2013 Saç Kesim Modeller

Modaya ayak uydurmak gerçekten zor. Ama keyifli ve eğlendirici yanlarıda var. 2013 modasından uzak olmak istemeyenler kış aylarında zaten modaya uymak için elinden geleni yaptı. Şimdi ise sıra 2013 bahar moda sında. 2013 yaz aylarına yaklaşmamızda beraberinde yaz havasını daha şimdiden yaşamamıza neden oluyor. 2013 trendlerini oluşturan renklerde 2013 Abiye Elbise Modelleri en çok tercih edilen kıyafetlerden oldu. 2013 modası sadece kıyafetlerde değil tarzlarda da değişikliğe gidilmesine neden oldu. Bal Köpüğü Saç Rengi 2013 yılının saç modelleri arasına girdi. Bal Köpüğü Saç Rengini tercih eden tüm bayanlar bu modadan vazgeçemez hale geldi. 2013 Saç Kesim Modelleri gerçekten muhteşem ve tutku dolu stillerden oluşuyor. 2013 Saç Kesim Modellerini henüz incelemediyseniz bir an önce bahar gelmeden incelemenizi ve kendinize yepyeni bir saç stili belirlemenizi tavsiye ediyoruz. Çünkü, 2013 yılı moda konusunda farklılıkların yılı olacak.

25 Şubat 2013 Pazartesi

Kireçlenme Nedir? Belirtileri – Kireçlenmeye Ne İyi Gelir?

2013 yılında sağlık alanın birçok yenilikler gündeme geldi. Özellikle son günlerde haberi yapılan SGK tarafından 15 ilacın daha ücretsiz olarak dağıtılacağı haberi herkesi sevindirdi. Kalp damar hastalıkları konusunda birçok ilacın SGK güvencesinde sağlanacak olması sevindiren haberler arasında yer aldı. Erkek Bebek Yapmanın Püf Noktaları 2013 yılında çok sorulan sorular arasına girdi. Erkek bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin Erkek Bebek Yapmanın Püf Noktaları konusuna rehabet gösterdiğide bilinmektedir. Yine bu yıl en çok rastlanan hastalıklardan biride Kireçlenmedir. Bu yüzden kireçlenme ile ilgili sorunu olanların Kireçlenme Nedir? Belirtileri – Kireçlenmeye Ne İyi Gelir? konusu hakkında bilgi edinmesinde yarar bulunuyor. Günümüzde spora gereken önem verilmiyor. Bilgisayar ve televizyona karşısında geçen günler vatandaşlarımıza sağlık sorunları olarak yansıyor. Bu yüzden Sporun Sağlığa Yararları konusu hakkında bilgi edinmekte yarar bulunuyor. Spor yapmak hem sağlığınıza yarar sağlıyacak hem sizi kötü alışkanlıklardan uzak tutacaktır.

22 Şubat 2013 Cuma

okullarda kıyafet serbestliği

2013 yılında eğitim öğretim için oldukça dolu bir yıl olacak. AÖF kayıt yenilemek isteyen öğrenciler için aöf kayıt tarifleri yaklaştı. 2013 aöf öğrencileri için yine harç ücreti yatırma ve bahar dönemi kayıt işlemleri başladı. 2013 Aöf sınıf geçme de bazı değişiklikler yapıldı. Özellikle kredili sisteme geçilmesiyle birlikte öğrenci bütünleme sınavının neden yapılmadığını merak ediyor. Kredili sisteme alışamayan aöf öğrencileri nasıl geçeceklerini anlamaya çalışıyor. Geçtiğimiz yıllarda sadece vize, final ve büt sınavıyla 50 puanı geçme şartıyla sınıf geçiliyordu. Ancak, kredili sisteme geçiş aöf öğrencilerinin kafasını karıştırdı. 2013 yılında en çok konuşulan olay ise okullarda kıyafet serbestliği oldu. Okullarda kıyafetlerin serbest edilmesiyle önümüzdeki yıl yani 2013-2014 eğitim ve öğretim yılında öğrenciler okullara serbest kıyafetlerle gelebilecek. Okullarda kıyafet serbestliğiyle ilgili olarak herkes farklı görüşte olsada kanunun yürürlüğe girmesiyle kabul edilmiş sayılıyor.

2013 Tatilleri Gösteren Takvim

2013 yılında bilginin daha fazla önem kazandığı bu yıllarda faydalı bilgiler bulmak oldukça zor. Faydalı bilgiler yaşamın her alanında bize yarar sağlayabiliyor. Bu yüzden faydalı bilgileri hiçbir zaman göz ardı edemeyiz. 2013 yılında tatil takvimi çalışanları sevindiriyor. Özellikle Kurban bayramı tatilinin 9 güne çıkabilme ihtimali üzerinde duruluyor. Tabi ki bu ihtimal çalışanları ve 9 gün boyunca memleket ziyareti yapma hevesinde olanları sevindiriyor. 2013 Tatilleri Gösteren Takvim de yaklaşık 20 günlük resmi tatil bulunuyor. Bu tatillerin bir kısmı resmi bayram bir kısmıda dini bayramlardan oluşmaktadır. Faydalı bilgiler demişken Fatura Gecikme Faizleri Ne Kadar? sorusunun en çok sorulduğu bu yılda özellikle faturalarını bile ödemekte zorlanan bir toplum haline geldiğimizi söylemeden geçemeyeceğim. Fatura Gecikme Faizleri Ne Kadar olduğuyla ilgili birçok yararlı bilgiyi okumak mümkün.

Kilo verme

Fazla kilolarınızı kabullenmek zorunda değilsiniz. Artık başarılı diyet listeleri sayesinde sağlıklı ve hızlı bir biçimde kilo vermek mümkün. Görünüş bizlere hem güven aşılamakta hemde toplumdaki saygınlığımızı arttırmaktadır. Daha iyi bir görünüm için zayıflamak isteyen herkes kısa sürede kilo verebilir. Uzman diyetisyenlerin önerdiği diyet listelerini düzenli olarak uyguladığınızda sizde kısa sürede zayıflayabilirsiniz. Zayıflarken zorlanmadan diyet yapmayı kendinize yaşam biçimi haline getirerek uygulayabilir ve kilo verme konusunda başarılı olabilirsiniz. Zayıflama yöntemleri doğru seçildiğinde her kişi kilo verebilir. Özellikle kişiye özel diyetler ve diyet programları bu konuda çok önemlidir. Diyet listelerini seçerken kendi bünyenizide tanımalı ve bu doğrultuda kararlar almalısınız. Başarısız olduğunuz yılmadan yeni diyet programlarına yönelmelisiniz. Zayıflamak için bazen yaşam şeklinizi değiştirmeniz bile gerekebilir. Diyete başladığınız gün yaşam biçiminizide değiştirmelisiniz. Kilo verme zor ve başarılamaz birşey değil. Herkes gibi sizde zayıflayabilir ve ideal kilonuza ulaşabilirsiniz.

19 Şubat 2013 Salı

Diyetler

Fazla kilolarınızı kabullenmek zorunda değilsiniz. Artık başarılı diyet listeleri sayesinde sağlıklı ve hızlı bir biçimde kilo vermek mümkün. Görünüş bizlere hem güven aşılamakta hemde toplumdaki saygınlığımızı arttırmaktadır. Daha iyi bir görünüm için zayıflamak isteyen herkes kısa sürede kilo verebilir. Uzman diyetisyenlerin önerdiği diyet listelerini düzenli olarak uyguladığınızda sizde kısa sürede zayıflayabilirsiniz. Zayıflarken zorlanmadan diyet yapmayı kendinize yaşam biçimi haline getirerek uygulayabilir ve kilo verme konusunda başarılı olabilirsiniz. Zayıflama yöntemleri doğru seçildiğinde her kişi kilo verebilir. Özellikle kişiye özel diyetler ve diyet programları bu konuda çok önemlidir. Diyet listelerini seçerken kendi bünyenizide tanımalı ve bu doğrultuda kararlar almalısınız. Başarısız olduğunuz yılmadan yeni diyet programlarına yönelmelisiniz. Zayıflamak için bazen yaşam şeklinizi değiştirmeniz bile gerekebilir. Diyete başladığınız gün yaşam biçiminizide değiştirmelisiniz. Kilo verme zor ve başarılamaz birşey değil. Herkes gibi sizde zayıflayabilir ve ideal kilonuza ulaşabilirsiniz.

17 Şubat 2013 Pazar

TÜBİTAK destekli fiber optik tabanlı uydu dağıtım

Eski televizyonu olanlar dikkat Eski televizyonu olup da digital yayın izlemek isteyenler artık özel bir aparat almak zorundalar. Teknik Sat Group Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Yukarıkozan, 2013'ün ilk ayından itibaren piyasada satılan yerli ve ithal tüm TV'lerde DVB-T özelliği bulunmasının zorunlu olduğunu, yeni dijital yayına geçmek isteyenlerin ise eski TV'lerde karasal yayın (DVB-T) teknolojisi olmadığı için özel bir aparat (Settop box) kullanmak zorunda kalacağını belirtti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) başlattığı balkon ve dış cephelerde çanak antenlerin oluşturuğu görüntü kirliliğini engelleme çalışması ve karasal yayına geçiş hazırlıklarıyla birlikte, uydu anten hizmeti veren firmalar Ar-Ge çalışmalarına yöneldi. Yukarıkozan, yaptığı açıklamada, daha kaliteli yayın için karasal yayın uygulamasına geçilmesinin son derece yerinde bir karar olduğunu belirtti. /_np/1541/19291541.jpgYukarıkozan, “Yayınlar eski TV'lerde DVB-T olmadığı için özel bir aparatla (Dijital alıcı) izlenebilecek. Settop Box'ları üretmek için çalışmalara başlandı. Fiyatı ortalama 50 lira civarında olacak dijital alıcıları üretmek için Ar-Ge'ye büyük önem veriyoruz. Yeni teknolojiler geliştiriyoruz. Örneğin biz Teknik Sat Group olarak TÜBİTAK destekli fiber optik tabanlı uydu dağıtım sistemi projesi başlattık ve ödül aldık” ifadelerini kullandı. “Fas'ta çok büyük bir projeye imza attık, Katar ve Dubai'de büyük projeler üzerinde çalışıyoruz” Geliştirdikleri fiber optik sistemler ile bir merkezden 10 kilometre çapında bir alana uydu ve karasal yayınları dağıtma imkanı sağlayabildiklerini dile getiren Yukarıkozan, “Geliştirilen sistem ile optik hat üzerinden CCTV kamera, network ve uydu sistemleri aynı hat üzerinden verilebiliyor. Bu sistemler ile Fas'ta 2 bin villalık çok büyük bir projeye imza attık. Yine bu sistemle Katar ve Dubai'de fiber optik uydu sistemleri konusunda büyük projeler üzerinde çalışıyoruz” bilgisini verdi. Karasal yayınla daha az kanal, daha kaliteli ses ve görüntü imkanı Türkiye'nin bu teknolojiye geçmek için çok geç kaldığını savunan Yukarıkozan, şu anda AB ülkelerinin dışında İran, Azerbaycan ve Türki cumhuriyetlerin bu sistemi kullandığını anlattı. Uydu antenle, devletin başlatacağı dijital yayının arasındaki farklara değinen Yukarıkozan, şöyle konuştu: “Çanak anten kullanan vatandaş binlerce kanalı izleyebilirken, devletin yeni uygulayacağı karasal yayın sistemini kullanacak vatandaş yaklaşık 100 kanalı izleme imkanı bulabilecek. Kanal sayısı az olmasına rağmen görüntü kalitesi çok yüksek olacak. Örneğin, yayın durması, donma, gelip gitme gibi sorunlar çok daha az olacak. Üstelik HD kalitesinde ve havadan yayın yapılabilen bir sistem olacak. Yani otobüslerde, trenlerde, gemi ve yatlarda mobil uygulamaların hepsinde, cep telefonlarında kesintisiz yayın izlenebilme imkanı doğacak.” Sektörün Türkiye'de büyüklüğü yılda yaklaşık 400 milyon dolar Uydu anten sektörünün Türkiye'de ulaştığı yıllık cironun yaklaşık 400 milyon dolar olduğunu belirten Yukarıkozan, dünyada uydu anten kullanımının Çin ve İran dışında (bu ülkelerde yasak) her ülkede en çok tercih edilen sistem olduğunu dile getirdi.

ÜÇ ORTAK OPERASYON Socar Türkiye Başkanı Kenan Yavuz

OCAK ayında EPDK’dan akaryakıt dağıtım lisansı alan Azeri enerji devi Socar, bu alana sürpriz bir ortakla girmeye hazırlanıyor. Bu sürpriz ortak ise hazır giyim markası Ramsey’in sahibi işadamı Remzi Gür. Socar Türkiye Başkanı Kenan Yavuz, Gür ile üç farklı şirkette ortaklıkları olduğunu belirtti. AZERBAYCAN Devlet Petrol Şirketi Socar, dünyanın önemli petrol ve doğalgaz üreticilerinden biri. Petkim’in ana hissedarı olan Socar, 2016 yılında devreye girecek Star Rafinerisi’nde nafta, LPG, dizel, jet yakıtı gibi petrol ürünleri üretilecek. Üretim alanında tek başına faaliyet gösteren Socar, pazara yönelik operasyonlarda ise sürpriz bir ortakla faaliyet göstermeye hazırlanıyor. Hazır giyim markası Ramsey’in patronu işadamı Remzi Gür ile üç şirkette ortaklık kuran Socar, akaryakıt dağıtımına da bu şirketlerden biriyle girecek. ÜÇ ORTAK OPERASYON Socar Türkiye Başkanı Kenan Yavuz, hazır giyim markası Ramsey’in sahibi Remzi Gür ile farklı alanlarında faaliyet gösterecek üç şirket kurduklarını söyledi. Bunlar, doğalgaz dağıtımı şirketi Socar Turkey Gaz Dağıtım, akaryakıt ve petrol ürünleri dağıtımı şirketi Socar Turkey Petrol Enerji Dağıtım ve elektrik üretim şirketi Socar Power Enerji Yatırımları. TÜKETİCİYE TEMAS Bu üç alanın; büyütmeyi ve geliştirmeyi planladıkları alanlar olduğunu kaydeden Kenan Yavuz, şöyle konuştu: “Sinerji yaratabilecek ortaklık olarak gördüğümüz yapıda nihai tüketiciye temas eden ve edecek operasyonlar olacak. Henüz operasyonel anlamda somut adımlarımız olmadı ancak potansiyel fırsatlar için geleceğe yönelik çalışmalarımız var. Downstream (petrol ürünleri satış, pazarlama ve dağıtımı) ve yerel olarak yapacağımız operasyonlarımızda Remzi Bey’le ortaklık sinerji yaratacak. Upstream (hammadde, rafineri, petrokimya) alanında herhangi bir ortaklık yok.” ÇALIŞMALAR SÖZ KONUSU Akaryakıt dağıtımına giriş şekli, zamanlaması ve bu sektördeki büyüme planları hakkında bilgi vermek için henüz erken olduğunu vurgulayan Kenan Yavuz, “Socar olarak önceliğimiz rafineri yatırımını tamamlamak. Kendi ürünlerimizi, kendi dağıtım ağımızla buluşturmak entegrasyonun bir parçası. Hedeflerimizden biri hammaddeden başlayıp, nihai tüketimle biten bir dikey entegrasyonu gerçekleştirmek. Farklı fırsatlar çıkarsa değerlendirilir ancak herhangi bir somut projeden bahsetmek için çok erken. Şu anda sadece altyapı çalışmaları söz konusu” diye konuştu. İşadamı Remzi Gür ise Socar ile ortaklığını doğrulamazken, enerjide jeotermal yatırımları olduğunu söyledi. 612 MW’lık termik santral ELEKTRİK üretim şirketi Socar Power’ın ise Petkim Yarımadası’nda yapacakları enerji yatırımlarıyla ilgili kurulan bir şirket olduğunu dile getiren Kenan Yavuz, “Petkim Yarımadası’nda kuracağımız STEP Enerji Santrali var” dedi. 612 MW kurulu gücündeki söz konusu termik santral 1 milyar dolara mal olacak. Santralin, Star rafinerisi ile eşzamanlı olarak devreye alınması planlanıyor. Scr veya Hazar tescilli SOCAR, 10 Ocak 2013 tarihinden geçerli olmak üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan (EPDK) benzin, motorin ve fuel oil’i kapsayan akaryakıt ürünleri için dağıtım lisansı aldı. “Scr ve Hazar” markalarıyla akaryakıt dağıtım sektöründe yer alan firmanın lisansı 10 Ocak 2028 tarihine kadar geçerli olacak. Başka ülkelerde istasyonlar var DAHA önce BP Türkiye’yi satın alacağı konuşulan Socar’ın, akaryakıt dağıtım işine ilgi duyduğu bir süredir biliniyordu. SOCAR yetkilileri, Türkiye’de hem rafineri, hem akaryakıt, hem de petrol arama işlerinde aktif olmak istediklerini beyan etmişlerdi. Socar, Azerbaycan’da ve Romanya gibi dış ülkelerde kendi ismiyle akaryakıt istasyonlarına sahip.

İtalyan Sun Systems’le işbirliği

DENİZLİ’de Ahmet Nuri Erikoğlu Holding, yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer alan güneş enerjisi santrali kurmak için ilk adımı attı. Holding, bünyesindeki ES Enerji ve NER Enerji ile İtalyan Sun Systems’le işbirliği yaparak Serinhisar İlçesi’nde 20 dekar alana 1 milyon euro’luk yatırımla 500 kilovat kurulu güce sahip güneş enerjisi santrali kurmaya başladı. Güneş panellerinin yerleştirileceği platformların montajına başlanırken, ES Enerji Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Nuri Erikoğlu, santralin mart ayı sonunda tamamlanacağını söyledi. Güneş zengini Denizli’de güneş enerjisini elektriğe dönüştürecek yatırımları yapmak için 8 yıldan bu yana çalışmalar yapan Ahmet Nuri Erikoğlu Holding, fizibilite çalışmalarını yatırıma dönüştürdü. Güneş enerji sistemlerinde dünyanın bilinen şirketlerinden İtalyan Sun Systems’le işbirliği yapan holding, Serinhisar’da 500 kilovatsaat kurulu güce sahip güneş enerji santrali yatırımını hayata geçirdi. 20 dekar arazinin 9 dekarına 1 milyon euro yatırımla yılda 900 bin kilovat elektrik üretecek güneş enerjisi santrali kurulmaya başlandı. Tesviyesi yapılan arazide, güneş enerji panellerinin yerleştirileceği platformların montajına geçildi. Yatırım tamamlandığında Türkiye’nin yerde en yüksek kurulu güce sahip güneş enerjisi santrali olacak. GÜNEŞ TARLALARI BÖYLE GÖRÜNECEK-FOTO GALERİ ES Enerji Yönetim Kurulu üyesi ve Erikoğlu Ailesi’nin üçüncü kuşak yöneticilerinden Ahmet Nuri Erikoğlu, Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’ndan (EPDK) yatırım için gerekli izinleri aldıklarını, inşaatın sürdüğünü, yatırımı mart sonu ya da nisan ayı başında tamamlayacaklarını söyledi. Türkiye’nin enerji ihtiyacına güneş gibi yenilenebilir bir kaynakla destek olmayı amaçladıklarını belirten Erikoğlu şöyle dedi: "Yenilenebilir enerji kaynakları konusunda 8 yıllık derin bir araştırma ve geliştirme çalışmamız var. Bu konuda sadece Türkiye’de değil, yenilenebilir enerji kaynağı konusunda uzmanlaşmış Almanya, İtalya gibi ülkelerde ortak çalışmalar yürüttük. Erikoğlu olarak bu konuda uzmanlığa ulaştık. Güneş fakiri Almanya’da enerjinin yüzde 35’i güneşten karşılanıyor. Güneş zengini ülkemizde bu konuda geç bile kalındı. Bu zenginliğimiz kullanmak için harekete geçtik." YATIRIMCILARA DESTEK Ahmet Nuri Erikoğlu, güneş enerjisinden elektrik üretmek konusunda sadece yatırım yapan bir kuruluş olmayacaklarını, sektöre girecek yatırımcılara da öncülük yapmak istediklerini belirtti. Erikoğlu şöyle konuştu: "Artık güneşimizi kullanacağız. İtalyan ortağımızla anahtar teslim güneşten elektrik üretecek tesisler kuracağız. Kendi yatırımlarımızda bu sektöre örnek olacak. Güneş enerjisi için kurulan tesisler, 8yıl içinde ürettiği elektrikle kendini amorti ediyor. Bir tesisin ömrü 25 yıl. Yani neredeyse yatırımcısına 19 yıl gibi uzun bir süreç kazanç sağlıyor. Güneş sistemleri bu açıdan büyük avantaj getiriyor. İtalyan ortağımızla birlikte ES Enerji olarak anahtar teslim sistemler kuracağımız gibi, bakım ve onarım için de ekiplerimizle sektörün yatırımcılarına destek vereceğiz."

Balıkesir-Akhisar arasında Sarnıç

Akın Öngör, Türkiye’ye gelen şarap uzmanları için, “Onların işi şarapları tadıp puan vermek. Bana hangi üzümü üreteceğimi söyleyemezler. Sadece yerel üzümle üretilecek şarap önermek hadlerine değil. Bunlar Türkiye’yi küçümseyen laflar” dedi. AKIN Öngör, Garanti Bankası’nın ‘efsane CEO’su’ olarak anılır hep. Öyle anılır çünkü 1991 yılında Ayhan Şahenk onu Garanti Bankası’nın başına getirdiğinde bankanın piyasa değeri sadece 150 milyon dolardı ve 10 yıl sonra emekli olurken geride 5 milyar dolar piyasa değerine sahip bir banka bıraktı. Bu başarı Harvard Business School ve London School of Business’ta ‘case study’ olarak okutuldu. Bir araya gelme nedenimiz, hobi olarak başladığı sonra çocuklarına iş olarak bıraktığı bağcılık ve şarap işini konuşmak. Ama iş yapış ve yönetim konularını da konuşmadan edemedik. Şarapçılığa hobi olarak başladınız... - Şarap rafine ve zor bir iş. Balıkesir-Akhisar arasında Sarnıç diye bir yer. Yüzde 100 organik sertifikamız var, 12 hektarlık bağın tamamı için. Butik yüzde 100 organik Selendi şarabımız çıktı. İlk 17 dönümlük bağımız organik değil. Sarnıç Merlot 2010, Hong Kong ve Çin pazarının nabzını tutan China Wine and Sprits Award’da 35 ülkeden 2000 şarap ile yarıştan altın madalya ile döndü. Sommelier, restoran sahibi, ithalatçı ve dağıtımcıları içeren 100 jüri üyesi değerlendirmeyi yaptı. Selendi 2010 Cabernet Sauvignon Shiraz, Merlot, Cabernet harmanı ise gümüş madalya aldı. Türkiye’ye gelen master of wine (şarap uzmanları), sommelier (şarap uzmanı ve garsonu) ve işin ticaret kısmını hakim uzmanlar yerli üzümlerle şarapçılık önerip duruyor. - Onların işi şarapları tadıp onlara puan vermek. Bana hangi üzümü üreteceğimi söyleyemezler. Yerel üzümle üretilecek şarap önermek hadlerine değil. Pazarlama açısından öneriyor olabilirler mi? - Pazarlama uzmanı mı ki bunlar? Değiller. Ben pazarlama okudum. Türk üzümünden niş bir Pazar yakalarsınız, deseler haklılar. Sürdürülebilir başarının sırrı ne? - İnsan vardır. En önemli yatırım insan kaynağına yapılandır. İyi lider zaten yeteneği tespit eder ve yetenek yönetimiyle sürdürülebilirliği sağlar. Doğru insanları doğru yerde kullanmak ve insanlara geleceklerine, kariyerlerine dair ışık vermek gerekir. Medya yetenek yönetiminde çok kötü. Böyle düşünmenizin sebebi nedir? - Ben medya kuruluşlarının davetlerine gittiğimde şaşırırdım. Çünkü bu toplantılarını baskı makinelerinin yanında yaparlar ve aldıkları makinelerle, kullandıkları teknolojiyle övünürler. En önemli unsurun haber ve içerik olduğunu söylerler. Bu doğru değil. En önemli unsur insandır. O içeriği insan üretiyor sonuçta. Basın yetenek yönetimini iyi yapamıyor. Pek çok gazetecinin hak ettiği yere bir türlü gelemediğini görüyoruz. Yetenekler arası rekabeti nasıl yönetmek gerek? - Yetenekler arası rekabet iyidir. Rekabetin platformunu doğru kurmak lazım. Rekabet yok etmek, yıpratmak üzerine olmamalı. Harmoni yaratmak için bir orkestra şefi gibi yöneteceksin; en zoru bu! Dream team (rüya takım) kuracaksın; herkesin egosu olacak ama kimse kimseye dirsek atmayacak. Kimse kimseden bilgi gizlemeyecek. Lider olarak kuralları çiğneyeni hemen oyun dışına atacaksın. Peki bir yönetici, yalakalarla, yalakalıkla nasıl mücadele edecek? - Yalakalık hiyerarşik düzenden gelir. Eleştiri ve karşı görüş hakkını engellerseniz yalakalık ortaya çıkar. Etrafınızı “Evet efendim, sepet efendim” diyen yalakalar sarar ve körleşirsiniz. Yalakalar gözünüzü öyle bir kör eder ki bir gün İran Şah’ı gibi gidersiniz.

Özel eğitim merkezleri de engellilerin eğitimi

MİLLİ Eğitim Bakanlığı, engellilerin eğitimi için kurulan özel eğitim merkezlerinde gerçekleşen yolsuzluğa karşı avuç içi okuma sistemini devreye sokuyor. Bu sistemle beraber derse gelmeyen engelli öğrencilere fazladan para ödemenin önüne geçilecek. ENGELLİLERİN eğitimi için kurulan özel eğitim merkezlerinde yaşanan yolsuzluğa karşı, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) avuç okuma sistemini getiriyor. 2009 yılında patlak veren ve ‘hayali engelliler’ yaratarak engelli eğitiminde 3 milyon liralık vurguna karşı sert önlemler alan Milli Eğitim Bakanlığı artık derse girmeyen öğrenciyi avuç içi sistemi ile belirleyecek. Bu sistemle beraber derse gelmeyen öğrencilere fazladan para ödemenin önüne geçmek isteyen Milli Eğitim Bakanlığı’na özel eğitim kurumları aradaki çürüklerin temizlenmesi için destek verirken, yönetmelikte ise değişiklik yapılmasını istiyor. GELDİ DEMEYE MECBURUZ Türkiye’de engellilere yönelik eğitim veren bin 748 özel eğitim merkezinde, yaklaşık 255 bin engelli vatandaş eğitim görüyor. Devlet ders gören öğrenciler için ders saati başına 43 lira ödeme yaparken, derse girmeyen öğrenci için ücret ödenmemesi özel eğitim kurumlarını zor durumda bırakıyor. Özel eğitim merkezleri de engellilerin eğitimi için yönetmelikte yer alan ‘derse gelmeyen öğrenciye ders ücreti ödenmez’ maddesinin değiştirilmesini istiyor. Öğrenci gelmese de o ders için öğretmenlerin hazır bulunduğunu söyleyen özel eğitim merkezi işletmecileri, “Öğrenciler gelse de gelmese de çalışanlarımıza paralarını ödemek zorundayız. Devlet gösterilmeyen dersin ücretini ödemem, telafi dersi de yapamazsın diyor. Böyle olunca da yolsuzluklar ortaya çıkıyor. Gelmeyen öğrenciler gelmiş gibi gösteriliyor. Geldi gibi göstermeye mecbur kalıyoruz. Kurumların başka türlü ayakta kalması imkânsız hale geliyor” diyor. MEB: DURUMUN FARKINDAYIZ Yolsuzluğu önlemek için yapılan çalışmalarda son aşamaya gelindiğini söyleyen Milli Eğitim Bakanlığı yetkilisi, 2009 yılından yaşanan yolsuzluk olayından sonra ‘hayali engelli’ sistemini ortadan kaldırdıklarını, ancak gelmeyen öğrencinin belirlenmesi konusunda eksikleri olduğunu söylüyor. MEB yetkilisi, “Yaşanan durumun farkındayız. Avuç okuma sistemiyle beraber devletin kasasından boşa çıkan parayı engelleyeceğiz. Ancak kurumlarında destek olması şart. Onların yaşadıkları sıkıntıların da farkındayız. Ancak yönetmelik gereği derse girmeyen öğrencinin ödemesi yapılamaz” diyor. YAPILANLAR VİCDANSIZLIKTIR/_np/4356/19294356.jpg Özel Eğitim Kurumları Derneği Koordinatörü Yüksel Yıldızlar da sektördeki çarpıklıklara vurgu yapıyor. Getirilmeye çalışılan avuç okuma sisteminin bir an önce faaliyete geçmesi gerektiğini söyleyen Yıldızlar şunları söylüyor: “Sektörde bazı vicdansız kurumlar var. Ancak bu durumu bütün sektöre maletmek insafsızlık olur. 255 bin engelli eğitim görüyor, sosyal hayatla tanışıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bunu düşünerek hareket etmesi gerek. Gelmeyen öğrenciye para ödemem demekle olmuyor. O öğrenci gelse de gelmese de o kurum açık ve öğretmen istihdam ediyor. Maaş ödüyor. Bu yolsuzluğun tek sorumlusu da bakanlıktır.” Sistemi kurmayana ödeme yok AVUÇ okuma sistemi ile birlikte MEB, öğrencilerin devamsızlığını sistemden takip etmeye planlıyor. 2012 yılının mayıs ayında çıkan yönetmelikle beraber sistem zorunlu kılındı ancak sistem şu anda sadece devlete bağlı Rehberlik Araştırma Merkezleri’nde kullanılıyor. Mayıs ayına kadar Özel Eğitim Merkezleri’de sistemi kurmak zorunda. MEB yetkilileri sistemi kurmayan merkezlere ödeme yapılmayacağını belirtiyor. Yetkililer, sistemi kurmak için ise merkezlere ödeme yapılmayacağını, kendi imkanlarıyla sistemi kurmak zorunda olduklarını söylüyor. Ödemeler artırılsın · Kurumlar ilk olarak ders saati başına verilen ücretlerin artırılmasını istiyor · Öğretmen açığı ile ilgili önlem alınması. · Ücretsiz olarak taşımacılık yapan servislere ayrıcalıklar tanınması. · Gelmeyen öğrencilere telafi dersi şansı tanınması. · İlkokul öğretmenlerinin özel eğitim kurumlarından öğretmenlik yapmasını sağlayan MEB’in açtığı kursların tekrar açılması. · Yolsuzluk yapan kurumların açıklanması, bütün sektörün zan altında kalmaması.

Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü

Milli Eğitim Bakanlığı'nın, özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarına yönelik denetimlerinde, yurt genelindeki 3 bin 298 kurstan bin 410'una direksiyon eğitiminde, bin 57'sine teorik derslerde kurallara uymadıkları gerekçesiyle soruşturma açıldı. Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük de Antalya'da çat kapı denetime gittiği dört kurstan, ders saati olmasına rağmen ikisinin kapalı diğer ikisinde ise ders yapılmadığını tespit ederek soruşturma başlattı. Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü'nce özel motorlu taşıt sürücü kurslarına yönelik denetimler sürüyor. Müfettişler ayda iki defa sürücü kurslarına habersiz giderek teorik ve direksiyon eğitimlerini denetliyor. Sürücü kursları sayısı ve açılan soruşturma oranlarına göre, İstanbul ilk sırada yer aldı. 606 özel motorlu sürücü kursunun bulunduğu kentte, 567 kursa direksiyon eğitimini, 382'sine de teorik eğitimleri yeterince yapmadıkları için soruşturma açıldı. Soruşturma geçiren kurumlar, Kanuna göre ilk hatalarında 15 gün ile 3 ay arasında geçici kapatma cezası alıyor. Aynı suçun tekrarlanması durumunda ise ceza sürekli kapatma oluyor. Çat kapı denetim Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük, özel motorlu taşıt sürücü kurslarına yönelik denetimleri artırdıklarını belirtti. “Denetimlere yeni düzenleme getirdik” diyen Küçük, bu konuda müfettişleri yönlendirdiklerini ve illerdeki eğitim denetmenlerinin de çoğunlukla denetim görevlerini çok iyi yaptıklarını bildirdi. Denetimlerin iyi yapılmadığını düşündükleri illerdeki sorumluları uyardıklarını, zaman zaman da bizzat kendisinin veya yardımcılarının giderek denetlediklerini ifade etti. Küçük, yaptığı bir denetimle ilgili şu bilgileri verdi: “Geçen hafta bir programa katılmak üzere Antalya'ya gittim. Sistemden Antalya'daki sürücü kurslarının kendileri belirledikleri ders programlarını aldım. Buna göre ders gözüken bazı kurslara akşam saatinde denetime gittim. Bu kurslarda hiç eğitim olmadığını ve hatta hiçbir kursiyer bulunmadığı gibi dört sürücü kursundan ikisinin de kapalı olduğunu tespit ettim. Bunun üzerine bu kurslar hakkında soruşturma başlattık.”

Üretimimizin yüzde 70’i iç piyasaya, yüzde 30

2013 yılında üretim ve cirosal anlamda yüzde 22 büyüme kararı alan Royal Halı, Brezilya, Arjantin ve Afrika ülkelerine açılacak. Son 10 yılda dış pazarlarda dengelerin tamamen tersine dönmeye başladığını açıklayan Royal Halı Yönetim Kurulu Başkanı Taner Nakıboğlu, “10 yıl önce biz krize girdiğimizde Avrupa bizimle alay ederken, şimdi ise biz, onların düştüğü durumu ibretle izliyoruz. Dış pazarlarda dengeler öyle değişti ki, artık dünyanın yeniden keşfedilmesi gerekiyor” dedi. Türkiye’deki halıların yüzde 90’ının, dünyadaki halıların ise yüzde 35’inin Gaziantep’te üretildiğine dikkat çeken Taner Nakıboğlu, “Royal Halı olarak katma değerli ürün açısından sektörün lideri konumundayız” dedi. 2012’de 234 milyon TL’lik bir ciro gerçekleştirdiklerini belirten Taner Nakıboğlu, “Üretimimizin yüzde 70’i iç piyasaya, yüzde 30’u ise ihracata gidiyor. Bu yıl hem üretim hem de ciro anlamında yüzde 22’lik bir büyüme hedefi belirledik. Yıl sonunda ciromuzun 275 milyon TL olmasını bekliyoruz” dedi. Nakıboğlu, “Artık dış pazarlarda dengeler değişti. Biz de bir yıldır dünyayı yeniden keşfetme zamanının geldiğini konuşmaya başladık. Özellikle Brezilya, Arjantin, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri dünyanın yıldızı parlayan ülkeleri haline geldi” dedi. Royal halı olarak aralarında Çin, Brezilya, Hindistan ve Arjantin’in de bulunduğu 50’yi aşkın ülkeye halı satışı gerçekleştirdiklerini bildiren Taner Nakıboğlu, “Bugün Çin ve Hindistan’ın bütün dünyaya halı ihraç ettiği bir ortamda, Ar-Ge ve inovasyona verdiğimiz önemle geliştirdiğimiz katma değerli halı çeşitlerimizi, hem Çin’e hem de Hindistan’a satar hale geldik. Bu gurur verici. 2013 yılında Brezilya, Arjantin ve Afrika ülkelerini hedef pazar olarak belirledik. Dünyayı yeniden keşfederek, kendimize yeni pazarlar bulacağız” dedi.

Büyük kayıkları ise yaklaşık bir yıl

Ordulu 87 yaşındaki Osman Yavuz, 35 yılda keser, hızar ve çeşitli el aletlerinin yardımıyla 200 kayık yapmayı başardı. Ordu merkeze bağlı Efirli köyündeki deniz kıyısında kayık atölyesi bulunan Osman Yavuz, 1978 yılında başladığı kayık ustalığını yaşının ilerlemesine rağmen sürdürüyor. Oğlu Hayrettin Yavuz ile atölyede kayık yapan Osman Yavuz, genç yaşta inşaat ustalığı yaptığını, daha sonra kayık ustalığına başladığını belirtti. Kayık yapmaya başladıktan sonra 35 yılın geride kaldığını ifade eden Yavuz, “Halen çok zevk aldığım bu işi severek yapıyorum” dedi. GÖZ KARARIYLA 200 KAYIK YAPTI -FOTO GALERİ Yaşamının büyük bölümünü inşaat ustalığıyla geçirdiğini ancak daha sonra baba mesleği olan kayık ustalığına geçiş yaptığını dile getiren Yavuz, şöyle devam etti: “1978'den bu yana kayık yapıyorum. Hala bu işi büyük bir özveriyle sürdürüyorum. Kayık yaparken genellikle keser, hızar ve çeşitli el aletlerini kullanıyorum. Bu zamana kadar yaptığım kayıklarda teknoloji değil daha çok göz kararını tercih ettim. Kayıkları kestane ağacından yapıyorum. Kütük halinde gelen ağaçları atölyede tahta haline dönüştürüp daha sonra bunlara belli ölçülerde şekil veriyorum. Ardından balıkçıların isteklerine göre tekneleri yapıyoruz. Bir teknenin tamamlanması büyüklüğüne göre üç ay ve bir yıl arasında değişiyor. Küçük tekneleri kısa bir sürede hazır hale getiriyorum. Büyük kayıkları ise yaklaşık bir yıl içerisinde teslim ediyorum. Bu zamana kadar 200 kayık yaptım.” “Çırak çok fazla yetişmiyor” İşini büyük bir heyecanla sürdürdüğünü dile getiren Yavuz, “Ancak bu işte pek fazla çırak ve işçi yetişmiyor. Önceden bu işe meraklı çok kişi vardı. Artık bunun da meraklıları kalmadı. Ben bu zamana kadar 5-6 kişiye bu işi öğrettim. Bu kişiler zor da olsa bu mesleği sürdürmeye çalışıyor” diye konuştu. Osman Yavuz'un oğlu Hayrettin Yavuz ise babasıyla 1990 yılından beri aynı atölyede çalıştığını, babasının azminin herkese örnek olduğunu belirtti. Babasının ömrünün çalışarak geçtiğini, bu nedenle babasının çalışmayı çok sevdiğini söyleyen oğul Yavuz, “Kayıkçılık işinde el becerisi ve göz kararı çok önemli. Her ne kadar teknoloji bu işte tercih edilse de babam bunu pek yapmıyor. El becerisiyle kendisinden istenen kayıkları yapıyor. Babam artık bu işte çok tecrübeli oldu. O nedenle göz kararıyla birçok kayık yapabildi” ifadelerini kullandı.

13 Şubat 2013 Çarşamba

115 liranın 300 liraya çıkarılması

Prof Dr Şükrü Kızılot, yurtdışından getirilen cep telefonları ile ilgili tartışılacak bir öneri ortaya attı. Devletin bu konuda büyük bir vergi kaybına uğradığını belirten Kızılot, vatandaşların yurtdışından beraberinde cep telefonu getirdiğinde ödediği 115 liranın 300 liraya çıkarılması gerektiğini yazdı.

THY'DEN 'İÇKİ SERVİSİ' AÇIKLAMAS

THY'nin sözkonusu dış hat uçuşlarında içkiyi kaldırmasının hem Türk hem yabancı yolcuların tepkisine neden olurken; personelin 'resmi bir gerekçe' gösterilmemesi nedeniyle zor durumda kaldığı bildirildi. Öyle ki personelin kimi zaman 'içki yüklemesi yapılması unutulmuş' kimi zaman da 'sözkonusu ülke içki yüklenmesini istemedi' gibi gerekçelerle yolcuları yatıştırmaya çalıştığı öğrenildi. Örneğin Karaçi ve İslamabad seferlerindeki yasak için 'Pakistan devletinin bu yönde isteği oldu' gerekçesi sunulurken; bazı yolcuların, "Bu gerekçeler doğru değil. Emirates, Qatar ve Oman Air gibi havayolu şirketlerinin Pakistan'dan Umman, Dubai ve Doha seferlerinde içki servisi devam ediyor" itirazlarında bulundukları belirtildi. THY'DEN 'İÇKİ SERVİSİ' AÇIKLAMASI Türk Hava Yolları (THY) içki servisine ilişkin medyada çıkan haberlere yönelik yazılı açıklama yaptı. Açıklamada yurtiçi uçuşlarda sadece business sınıfında içki servisi yapıldığı ve bazı iç sefer hatlarında talep azlığı ve lojistik zorluklar nedeniyle servisin yapılamadığı belirtildi. Dış Hatlar'daki seferlerde ise 8 ülkede karşılıklı olarak içki servisinin yapılmamasına karar verildiği belirtilen açıklamada diğer ülkelere yapılan uçuşlarda ikram uygulamasının mevcut şekliyle devam edildiği bildirildi. Açıklamada şöyle denildi: "Türk Hava Yolları yaptığı atılımlar ve hizmet kalitesiyle son iki yıldır Avrupa’nın en iyi havayolu şirketi seçilmiştir. Uçuşlarımızda verdiğimiz ikram Dünyanın en iyi ikramı olarak kabul görmüş, hizmet kalitemiz yolcularımızın beğenisini kazanmıştır. Son günlerde uçuşlarımızdaki içki servisi ile ilgili yapılan eleştiriler üzerine uygulama hakkında bazı bilgileri paylaşmak ihtiyacı duyulmuştur. Türk Hava Yolları 98 ülkede, 183 dış hat ve 36 iç hatta uçuş gerçekleştirmektedir. Bu hatlardan bazılarında aşağıda belirtilen gerekçelerle uzun süredir içki servisi yapılmamaktadır. Yurtiçi uçuşlarda yapılan ikram servisinde sadece business yolculara içki servisi yapılmaktadır. Yurtiçindeki 36 hattın 20’sinde business kabin uygulaması bulunmamaktadır. İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, Bodrum ve Dalaman hatları dışındaki diğer hatlarda ise business yolcu ve içki talebi azlığı ile lojistik zorluklar nedeniyle içki servis edilmemektedir. Dış hatlarda ise sadece 8 ülkede, ilgili ülkelerle yapılan görüşmeler sonucunda gelen istek üzerine içki servisi yapılmamasına karar verilmişti. Bu ülkelerin bayrak taşıyıcı havayolu şirketleri de uçuşlarında içki servisi yapmamaktadır. Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu şirketi olan Türk Hava Yolları 90 ülkeye yaptığı seferlerinde ise ikram uygulamasına mevcut şekliyle devam etmektedir"

Bütçe kesintisi

ABD Başkanı Barack Obama, ikinci dört yıllık dönemine başlarken dün akşam ABD Kongresi’nde geleneksel yıllık Birliğin Durumu konuşmasını yaptı. 12 sayfalık konuşmasının en çarpıcı bölümlerinde ekonomiye ağırlık veren Obama, asgari saat ücretini 2015 sonuna kadar 7.25 dolardan 9 dolara çıkarmayı önererek, büyük bir tartışma başlattı. Obama, “Bu akşam, yeryüzünün en zengin ülkesinde, tam zamanlı çalışan kimsenin yoksulluk sınırının altında çalışmaması gerektiğini ilan edelim” diye konuştu. Obama ekonomiye ilişkin özetle şu mesajları verdi: AKILLI HÜKÜMET GEREK · Amerika’nın ekonomisinde büyümenin gerçek motoru olan yükselen, başaran bir orta sınıfı yeniden alevlendirmek, bizim kuşağımızın bir görevi. Bu ülkeyi inşa eden temel felsefeyi diriltmek bizim bitmemiş işimiz: Nereden gelirsen gel, neye benzersen benze, kimi seversen sev, çok çalışır, sorumluluklarını yerine getirirsen ilerlersin. · Çoğumuz bütçe açığını azaltmanın ajandamızın bir parçası olmasında hemfikir. Ama açık olalım. Bütçe kesintisi tek başına bir ekonomik plan değildir. İyi, orta sınıf istihdamı yaratan büyüyen bir ekonomi, çabalarımıza yön verecek Kutupyıldızı olmalı. Her gün kendimize şu üç soruyu sormalıyız: Kıyılarımıza daha fazla istihdamı nasıl çekeriz? İnsanlarımızı bu işleri yapmak için ihtiyaç duyulan vasıflarla nasıl donatırız? Ve çok çalışmanın saygın bir yaşamı garanti etmesini nasıl sağlarız? · Tekrar etmeme izin verin. Bu akşam önerdiğim hiçbir şey, bütçe açığını tek kuruş bile artırmamalı. İhtiyacımız olan daha büyük bir hükünmet değil, önceliklerini belirleyen ve geniş çaplı büyümeye yatırım yapan akıllı bir hükümet. Birinci önceliğimiz de Amerika’yı istihdam ve üretimde çekim merkezi haline getirmek. · Dürüst bir iş gününü adil bir ücretle ödüllendirdiğimizde ekonomimizin daha güçlü olduğunu biliyoruz. Ama bugün tam zamanlı bir işçinin asgari ücreti yıllık 14 bin 500 dolar. Vergi desteklerine rağmen iki çocuklu bir aile bu maaşla yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu yanlış. Bu akşam, yeryüzünün en zengin ülkesinde, tam zamanlı çalışan kimsenin yoksulluk sınırının altında çalışmaması gerektiğini ilan edelim ve federal asgari saat ücretini 9 dolara çıkaralım. Bu tek adım, milyonlarca çalışan ailenin gelirini yükseltecektir. İstihdam artıyor Apple geri dönüyor OBAMA, ABD’nin 10 yıldan fazla bir süredir istihdam kaybederken, son 3 yılda yaklaşık 500 bin yeni istihdam yarattığını belirterek şunları söyledi: “Caterpillar, Japonya’ya götürdüğü istihdamı geri getiriyor. Ford, Meksika’ya taşıdığı istihdamı getri getiriyor. Çin gibi ülkelere fabrika açtıktan sonra Intel en ileri teknoloji fabrikasını evimizde açıyor. Ve bu yıl Apple, Mac bilgisayarlarını yeniden Amerika’da üretmeye başlayacak.”

Dönüşümün başlangıc

Ahmet Pura’nın ardından söz alan IAB Avrupa Başkanı Alain Heureux, ‘verilerin’ medyanın geleceğindeki önemini vurgulayan bir konuşma yaptı. Habercilikte dijital dönüşüm sürecini bire bir yaşayan International News Media Association (INMA) Başkanı ve Telegraph Grup Mobil ve Servisler Direktörü Marc Challinor, Telegraph’ın mobil platformları nasıl kullandığını, okuyucular ve reklamverenler için nasıl artı değer yarattığını anlattı. TÜRKİYE’DEN HÜRRİYET MODELİ Daha sonra katılımcılarla buluşan Hürriyet Gazetecilik İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Dalman, Hürriyet Gazetesi’nin tarihsel dönüşümünü ve dijitalleşme hikâyesini anlattı. ‘Hürriyet Dünyası’ yatay bina projesiyle devrimsel bir değişim yaşadıklarını belirten Dalman, gelinen noktada Hürriyet’i “Gazete, web, mobil, tablet, sosyal medya gibi her türlü kanaldan milyonlara erişen, dijitalleşmeyi önemli bir açılım fırsatı olarak gören ve bunu uzun süredir uygulayan, böylece hep genç ve dinamik olmayı başaran, lider bir marka” olarak tanımladı. Hürriyet'in dijital dönüşümünü 1996’da başlattığını belirten Dalman, "O dönemdeki en büyük endişemiz tirajı düşürüp düşürmeyeceğiydi. Okur kaybı en büyük korkumuzdu. İcra Kurulu’na dijitalleşme projesini sunduğumda aldığım ilk tepki ‘bırak bu işleri’ olmuştu. Dönüşümün başlangıcı Vuslat Doğan Sabancı'nın ABD’den dönüp kurumun başına geçmesiyle oldu" dedi. 09.30'DAN ÖNCE GÜNCELLEMİYORDUK İlk zamanlar okur kaybetmemek için gazeteyi sabah 09:30'dan önce güncellemediklerini anlatan Dalman, şöyle devam etti: "Bunu önce gazeteyi alıp okusunlar, sonra bizimle devam etsinler diye yapıyorduk. Daha sonra internette gazetenin dışındaki mecralarla da gücümüzü perçinleyebileceğimizi fark ettik. Bu entegrasyon döneminde ilk adım 2000 yılında Yenibiris sitesi oldu. 2006'da Hürriyet Emlak sitesini, 2007'de Hürriyet Oto sitesini açtık. Bu süreçlerin ardından artık sadece bir gazete/habeci olmağımızı anlayarak yeni alanlarda yeni mecralarla değerler yaratmaya odaklandık."/_np/5817/19265817.jpg Medyanın bugün içerik ve mecraların birbiriyle ilişkisi adına hayli karmaşık bir yapı üstünde ilerlediğini belirten Dalman, içerik üretiminin patladığını ve herkesin her formatta içerik üretmeye başladığını vurguladı. Dalman, şunları anlattı: "2012 en büyük değişimi yaşadığımız dönemden biri oldu. Tüm mecralarda, her formatta, 7 gün 24 saat haberciliğe geçtik. Dönüşümde The Daily Telegraph gazetesiyle yakın ilişkiler kurduk, danışmanlık aldık. Künyemize Tablet-Mobil Koordinatörlüğü ve Hürriyet TV Editörü unvanlarını ekledik. Bu gazete için çok büyük bir adımdır. Bina içindeki mimari düzenimizi bile farklı mecraların yönetici ve içerik üreticilerinin birbiriyle daha kolay iletişim kurabileceği bir formata dönüştürdük. Hürriyet TV için yeni binamızda geleneksel TV’den bir farkı olmayan bir stüdyo kuruldu. Şu anda görüntülü içerik yayıncılığı adına önemli bir marka. Dijitalleşme sürecinde de hedefimiz farkıl değil; güvenilir ve güncel içerik kaynağı olmaya devam edeceğiz." TÜRKİYE DÜNYADA İKİNCİ “Mixx Digi-Talks” etkinliğinde son olarak söz alan Turkcell Mobil Pazarlama Direktörü Neslihan Uçar dijital ve mobilin yükselişiyle birlikte medya tüketim alışkanlıklarının da değiştiğine dikkat çekerek, “Türkiye dijital büyüme konusunda en hızlı ikinci ülke. Turkcell olarak bu alanlara yönelik bir çok katma değerli çözüm sunuyoruz.” diye konuştu.

Young Türkiye Gayrimenkul İşlemleri

Türkiye gayrimenkul piyasası, Ernst&Young Avrupa Gayrimenkul Yatırımları Beklenti Göstergeleri araştırması sonuçlarına göre Avrupa'da en cazip ikinci pazar oldu. Araştırmada ayrıca AB'nin Euro Bölgesi dışındaki ülkeleri, Evro Bölgesi ülkelerinden daha cazip bulundu. Ernst&Young Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler, konuya ilişkin açıklamasında, diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslanınca, katılımcıların yüzde 95'inin Türkiye'yi cazip, hatta çok cazip olarak gördüğünü belirtti. Beklenen yüksek talep karşısında tüm gayrimenkul türlerinde, başta perakende olmak üzere fiyatların artacağının da düşünüldüğünü belirten Cantekinler, “Ancak bu fiyat artışlarının sadece prestijli lokasyonlarda gerçekleşeceği beklentisinin de altını çizmekte yarar var” dedi. Araştırmada yatırımcıların başta prestijli lokasyonlardakiler olmak üzere Türkiye'deki tüm gayrimenkul türleriyle ilgilendikleri görüldü. Ankete katılanların yüzde 80'i önümüzdeki yıl ticari gayrimenkul işlemlerinde hacmin yükseleceğini, yüzde 70'i de yabancı yatırımcıların öneminin daha çok artacağını ve uluslararası işlemleri hızlandıracaklarını öngördü. “Yabancılar İstanbul'da ofis yatırımlarına yönelecek” Araştırmada, İstanbul'daki gayrimenkul türlerine bakıldığında, yatırımcıların çoğunlukla ofis yatırımlarına yöneleceği ortaya çıkarken, yatırımcıların perakende gayrimenkul talebinin yüksekliğine karşın coğrafi olarak belirgin bir cazibe merkezi çıkmadı. Bu durumu değerlendiren Ernst&Young Türkiye Gayrimenkul İşlemlerinden Sorumlu Kıdemli Müdürü Alp Şen, “Perakende gayrimenkul yatırımlarına ilgi muhtemelen 2013 yılında da belirli şehir veya bölgelerden bağımsız olarak devam edecek. Bu da demek oluyor ki, artık tüm Türkiye perakende gayrimenkul pazarı için yatırım yapılabilir hale gelmiştir” diye konuştu. Kentsel dönüşüm projeleri Kentsel dönüşüm projelerinin de gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcıları çekecek bir yapılaşma dalgası yaşatacağını ifade eden Şen, bu trendin konut piyasasını daha da olumlu etkileyeceğini kaydetti. Araştırma için Türkiye'den görüşleri alınan şirket temsilcilerinin yüzde 60'ının yeşil bina standartlarının gelecek dönemlerdeki yatırım kararlarında çok daha etkili olacağını ifade ettiğini aktaran Şen, birçok Avrupa ülkesinde potansiyel yatırımlar değerlendirilirken sürdürülebilirlik ve enerji verimliliğinin sağlanıyor olmasının gerekli faktörler arasında görüldüğünü, bu nedenle de uluslararası yatırımcıların Türkiye'de de yeşil bina arayışında olduğunu belirtti.